30 Eylül 2011 Cuma

Spor?

Bir ağlıyorum bir gülüyorum. Ama gülüncek bir şey yok aslında. Gülmek beynin bir oyunu gibi bu aralar. Bir süre sonra demek ki bünye sapıtıyor. Kendi kendime kaldığımda aklımdan abzürt bir şey geçiyo bir bakıyorum sırıtıyorum. Sonra annem geliyor aklıma sanki görüyosa beni, bak gülebiliyo dicekmiş gibi, savunmaya geçiyorum hemen aslında gerçekten gülmüyorum diye. Deliriyo muyum acaba. Paşa tam destek.. Bak diyo ben varım hep olucam ne olursak olalım, o cümlesini tamamlayamadan ben başlıyorum gene ağlamaya. Dağıtmam lazım kafamı. İçeyim diyorum böyle gideyim bir sarhoş olayım düşünemicek kadar. Ama o zamanda günah olur rüyamda da göremem artık diye tırsıyorum açıkçası.

Geçen hafta düşündüm düşündüm spora başlamalıyım dedim, ama evde değil. Spor salonunda. Paşayla da konuştum o kadar desteğe ihtiyacım var ki... Herkez aman saçmalama otur evinde çık sokakta yürü derken, o hadi gel dedi şurda bir yer biliyorum gidelim bakalım. Budur yaaa.... Duymak istediğim bu. Gayet lüks bir spor salonu herşey var. Baya bi tuzlu. Üstelik bir hayli uzak hem eve hem işe....Ama ben bayıldım oraya... Biraz düşünelim dedik ayrıldık ordan. Ertesi güne kadar hep kurdum kafamda nasıl giderim, ya bıkarsam, ya zor gelirse, uyum sağlayamazsam, ya rahatsız olursam diğer insanlardan, çekinirsem vs... Ama bir yandan da haftalardır ilk defa hakkaten mutlu oldum içim kıpır kıpır... Yani hakikaten iyi gelecek gibi... Aklıma geldikçe çocuklar gibi heyecanlanıyorum. Aradan bir kaç gün daha geçince karda kışta o yol çekilir mi falan diye düşünmeye de başladım, ama hala istiyorum. Cesaretim kırılmadan kaydolmam lazım. Bakalım bu gün kampanyanında son günü. Az zamanım kaldı yani karar vermek için yoksa şu an ödeyeceğim paranın %30 zamlı halini ödemek durumunda kalıcam.

Yarın dayımın oğlunun düğünü var. Annem çook istemişti orda olmak. Hep beraber olmak vardı şimdi orda. Ne gerek vardı, böyle olmayabilirdi. Hiç hazmedemiyorum. Onu öldüren fink atıyo sokaklarda yeni arabasıyla.... İlahi adaleti bekliyorum...

Böyleyim işte iki normal hayat geçerken aklımdan birde annem geçiyor. Eyvah ki ne eyvah yıllar mı geçecek şimdi onsuz...

Bakalım napıcaz spor olayını akşama kadar vaktim var. İş çıkışı belki kaydolurum.... Bye...

22 Eylül 2011 Perşembe

Selamlar...

Hayat devam ediyor ama ben bir türlü adapte olamıyorum. Yavaş yavaş kendime gelmem lazım artık. İşler birikti. Patron kovacak yakında beni. Üzerimde acayip bir halsizlik var. Hiç bir şey yapasım yok.

Geçen hafta sonu arkadaşıma gittim. Annemi defnettiğimiz gün oğlu doğdu. Onun oğlunun mevlütüne. Çok sevdiğim arkadaşımın bebişide pek bir tatlı. Hiç kıskanmadı bebişini verdi kollarıma doya doya sevdim doğrusu. Ama zorlandım açıkçası bir kıpraşıveriyor kerata sanıyorum elimden kayıp gitçek. Ayy nasıl yüreğimi ağzıma getirdi kaç kere. O kadar minik ve tatlı ki insan yanından ayrılmak istemiyor. Maşallah Barekallah. O uyuyunca eski günleri yadettik. Harbiden çok güzel günlerdi bir daha asla tekrarı olamayacak, bol kahkahalı.... Liseli zamanlarımız.

Ordan çıktım kankimin düğününe gittim. Havalarda erken kararır oldu. Allah tan dolmuş direk gidiyorda bulabildim. Gerçi baya bir uzağında bıraktı nikah salonunun.... Yür yürü yürü süslü pabuçlarla, sokak lambası icat edilmemiş bir mahallede tırsarak. Allah tan insanlar ailecenek kapı önünde çekirdek çitliyorlardı yoksa çok korkunç yani. Ayy ne güzeldi düğün. Annem vefat etti diye sağ olsunlar özel bir ilgi gösterdiler bana ama bu ilgi beni daha çok kederlendirdi. Kankimi öyle gelinlikle görünce duygulanıverdim. Ayy canım yaa ne güzel olmuştu öyle saçı başı.... gelinliğini kendi özel yaptırdı zaten zevkli kız. Prensesler gibiydi. Annemde gelmek istiyordu düğününe :( Nişanına gitmedik diye kızmıştı bana. Düğün çıkışı paşa beni almaya gelecekti. Evine hırsız girmiş :) Hey Allah ım bende ona güvenip geç saate kadar oturdum. O polislerle falan uğraşıyomuş kendin gidiver dedi bana. İyi dedim. Çıktım gene onca yolu süslü pabuçlarımla çakkıdı çakkıdı teptim. Eve geldiğimde ayacıklarımın her bir yeri su toplamıştı. Hala yaralar yani.

Öyle işte aktif bir hafta sonu oldu. Aylar sonra bir şeyler yapmak iyi geldi.

Paşayla aramız limoni. Sağolsun annemin olaylarında çok yardımcı oldu ama ilişki anlamında berbatız. Zaten biz küstük sonra hastane olayları olunca gene ona sığındım. Kimse yokki başka... Ama bir tarafımda ona çok kızgın. Var mısın yok musun belli değil dedim. Her şeyinde yanımdayım diyor. Zor günler bunlar kimden yardım istesem yanımda olur. Çünkü hakikaten sanmıyorum kimse duyarsız kalamaz. Yani öyle düşünüyorumda bilemem. Dedim seninle ilişkimi anneme söylemek isterdim. O da ben söylicektim ama sana güvenemedim dedi . Neyime güvenemediyse.... O biliyordu zaten dedi. Öyle tabi kadın hissediyodu... Ne olacak sonumuz bilemiyorum. Biraz ara verdik. Ben teklif ettim oda itiraz etmedi. Tam con con olduk. İlişkimize ara verdik ne demekse. Neyse iyi geldi bu ara aslında. Çünkü yakın olunca istediğini yapsın istiyor insan beklentileri oluyor... Beklentisi olmayıncada yıpranıyor. Böyle olunca göz görmeyince gönül katlanıyor. Bilmem anlatabildim mi. Dam üstünde saksağan, gel bize bazı bazı...

Böyle bir haleti ruhliye içerisindeyim. Nerden buldum bu küflenmiş kelimeyide bilmem. Eski Türkçe de güzelmiş haa. Haleti ruhliye kibarlığa bak söz öbeğindeki. Ayyh saçmalıyorum gene. Ama ruh halinden daha kibarca değil mi. Tamm tmm kaçtım ben. BYe..