28 Ekim 2010 Perşembe

Yolculuk Vaa

Neyse saç tramwasını atlattım gibi. Hazımsızlığım daha devam edecek gibi :) Aklıma geldikçe adama sövüyorum. Aynanın karşısına geçip bak bu kızıl değil diyorum, karşımda adam varmışçasına :)) Sıyırmazsam iyidir....

Bu ara işler çok yoğun. Uzun zamandır bunu yazıp duruyorum. Çünkü akşam eve geç gitmem yetmiyormuş gibi evde çalışmaya devam ediyorum. Yani mütemadiyen iş üstündeyim. Haliyle sanki başka hiç bir şey yapmayıp hep çalışıyormuşum gibi hissediyorum. İş saatindede kahve molalarını uzatma eğilimindeyim. Aklımca kaytarıyorum :D

Bu hafta şakır şukur yağmur yağıyor, şiir yazasım geldi otobüste. Paşa benim duygularımı yerle yeksan etmeden önce ne kadar çok şiir yazardım. O hayatıma girmeden evvel her şey daha güzelmiş sadece ben farkında değilmişim. Tecrübe buna mı deniyordu :D

Nescafemi içiyorum gözlerim kapalı,
Bu yağmurda romatizmalarım azdı,
Yarın 29 ekim memur olsam beni kimse çalıştıramazdı,
Eski dostarım olsa burda kopmuştuk kafiyeye takılan olmazdı :))))

Tamam tamam saçmalamayı kestim. Haftaya iş için Antalyaya gitmem gerekiyor. Annem izin vermedi :( Peki ben dinlicek miyim, sanmıyorum :))) Yeter daaa bu yaştan sonra da velimden izinsiz dışarı çıkamıcak mıyım. Gerçi iş için gidiyorum ama biraz değişiklik iyi gelir, hava alırım diye umuyorum. Tabi her zamanki gibi umduğumu diil bulduğumu yicem. Hem bir hafta da çok uzun.... Hayırlısı yaa biraz iyi gelir banada. Gerçi daha bir şey belli değil zaten belkim iptal olur.

24 Ekim 2010 Pazar

Nazara Geldi Mutluluğum :'(((

Bu gün hava çok güzeldi. Evdeyim ve hava çok güzel. Süper... Güne bomba gibi mutlu başladım. Gözyaşlarıyla bitirdim. :(((

Sabah hakkikaten çok mutluydum. Saçımı boyatmaya gideyim dedim tam 5 saat sürdü ve beş saat o folyolarla bekledim. Yani bir tatil günüm ziyan oldu benim. Deyse gam yemicem. Folyolar bir açıldı saçlarım sarı. Ben adama en az yirmi kez koyu kızıl istiyorum dedim. Hiç ömrümde böyle şok geçirdiğimi hatırlamıyorum. Nasıl bir hayal kırıklığı. Mideme yumruk yemiş gibi oldum. Dedim bu nee. Adam hala kızıl diyor yaaa :'((( Daha fazla konuşamadım. Eve gelene kadar ağladım. Çook mutsuzum. İnsanı aptal yerine koyuyorlar. Bariz sarı oldu saçım ya ve hala karşıma geçmiş sen görmüyormusun kızılı diyor. Hiç aklıma gelmedi gel dışardan beş kişi çevirip soralım evet bu koyu kızıl derlerse istediğin paranın iki katını çıkartıp vereyim. Çok çirkin oldu... :'((( Ben ne zamandır bu günü bekliyordum .... Bu boyadan sonra rengi oturcaktı. İki haftadır pazarları bile mesaide olduğumdan üzülüyordum gidemiyorum kuaföre diye :'(( Bundan sonra hayatta oturmaz rengi.... Geçen sefer boyayan adam yoktu bukez. Ne bileyim aynı yerde çalışıyorlar. Bu da onun gibidir herhalde dedim. Hiç ama hiç bu kadar kötü bir şey hayal bile edemem. Adam hala çok güzel oldu diyor yemin ediyorum ağlıcağım gelmeseydi kavga ederdimde boğazıma düğümlendi herşey. Hiç konuşamadım bile. Dar attım kendimi dışarı.

Ben bakar bakar ağlarım artık :((( Hiç hazmedemem ben bunu :((( Hayvan adam nolucak :'((((

Paşa kızıl yapmamı istiyordu :'((((

19 Ekim 2010 Salı

Mutluyum ben mutluyum mutluyum mutluyum :))

Bu hava güzeldi ve ben hep mutluydum. Çok şükür. Patronun baskıları bile neşemi kaçırmaya yetmedi yani.

Daha düne kadar omzumda ağlaşan kankam ciddi ciddi evleniyor. Enişte bey hafta sonu evlenme teklif etmiş :)) Bizde de nerdeyse ben teklif etcem az kaldı :))) Bir alana bir bedava kampanyası gibi bir şey mi uydursam ne yapsam , uleyn zengin olsam parası neyse verir alırdım kökü kaç para bu paşanın :))) Adamcağızın başının etini bir yemişimki tamam be alcaz işte. Zorla oldu sanki biraz ama :)))))

Ahhh bunlar benlik işler değil. Ben bayan olmayı yeni yeni öğrenen bir insanım. Ben işime bakayım. Harbi uzun uzun düşünüyorum ben yalnızlığımıda seviyorum aslında. Kendimle mutluyum. İnsanlar dert getiriyo tartışma getiriyo öyle hep mutlu olamıyorsun insanlarla yok öyle birşey, bazende çiftlerin bir sürelik mutluluğu çok büyük bir eksikliğimmiş gibi hissediyorum. Ahh işte o zamanlar fena gaza geliyorum :))

Akşam dükkandan ve patronun mesai ısrarından zar zor sıyrıldım. Ayyy ne kadar zor özel sektör yaaa... Elini veren kolunu kaptırıyor. Her akşam şöyle adam gibi bir saatte çıkabilmek için mücadele vermekten harap ve bitap düşmüş durumdayım. Hayır yani anlamadığım bana zorla mesai yaptırarak benden iki misli verim alamazsın. Gönülsüz yenen aş misali.... Hoş bu benim eserim işe ilk girdiğim yıllar o kadar zor iş bulmuştumki ne iş olursa ben yaparım abi hesabı ota bota atladımdı. Adam haklıda ben yaşlandım ve bayan olduğumu keşfettim bu arda :)))) Canım akşamları işten erken çıkıp eve gidip örgü neyim örmek ister oldu. Teyzem diyorki ne bu heves birimi var. Paşayı öğrendikleri gün beni kurşuna dizecekler. Ama bu gün mutlu düşüncelerdeyim. Belki her şey çok güzel olur.

Akşam mutlu mutlu kitapçıya gittim. Bayılıyorum ordaki kitaplara bende olmayan her kitap bendekilerden daha güzeldir benim için :))) Hani böyle kıyafet ayakkabı manyakları vardır. Yok ben onlardan hiç olmadım. Benim hastalığım kitap ve aburcubur. Bu kadar bahsediyon ne okudun dersen hönk diye kalırım o ayrı :)))) Kitapları bir hevesle alıyorum ama okumaya vakit bulabilsem birde. Ama bu sefer tam benlik kitaplar aldım. Al beni al beni diye zıplıyorlardı sanki reyonda :))

Skinny Bitch - kitabın kapağında aynen şu yazıyor "Abur-cuburdan vazgeçip harika görünmek isteyen zeki kızların saçma olmayan sevimli rehberi" İşte bu, bu kitabı almama yeterli. Satış taktiğine bayıldım. Kitabın arkasına hani kitapla ilgili yazılar olurya ona bakmamışım bile. Bak arkada ne yazıyor "Aptallığı Bırakın ve Zayıflayın" :)))) Sevdim ben bu kitabı. Biri benim için yazmış. Çok uzattım lafı ama daha bir sürü kitap aldım okudukça yazayım. Yoksa benim çenem bitmez.

Havalar nasıl olursa olsun yeterki sizin havanız iyi olsun :)))

15 Ekim 2010 Cuma

Hırkadan saç bandına :P

Dün akşam çok hoştu. Hırka örüyorum ya ördüğüm kadarını alıp ablamlara gittim annemde geldi . Dedim bak oluyo mu? O kadar sıkı örmüşüm ki, ablam diyo sıkıntını bunada yansıtmışsın :)) Annem sen delisin bitmez bu dedi :)) Yaa öyle demeyin dedim bak bitince ne güzel olcak diye bir belime doladım anaaamm kavuşmuyor düğmeler :)))) arada nerden baksan 15 cm boşluk var.... Ama amaaa.... İlmek atarken, laa bu bol olcak galiba demiştim.... Olsun içine kazak giyerim demiştim.... Şimdi nolduda böyle oldu. Ah benim salak kafam hiç ölçmedim bir dahada. Bitsin öyle bakarım diyordum hep, büyüyü bozmamak için .. Oooffff boşa gitti emeklerim. Evdekiler baya bir dalga geçti benle. Ben dedim zayıflarım :))) dahada koptular. En sonunda pes ettim, saç bandı yapacam. O kadar uğraştım hayyaatta ziyan edemem. Ablam diyo sök baştan yap, al dedim sen yapta görelim. Beni tığ işimden vazgeçirmeye çalışıyorlar. Şiş al daha çabuk biter diyorlar, önüme modeller seriyorlar. İnadım inat bir tane tığ işi hırka yapmadan bırakmam :))

Telefonda edilen sohbetleri minimum tutma rekoru benimdir. Karşımdaki, sesimdeki kapa kardeşim mesajını aynen mimiklerimle alır. Çok etkileyici sesim vardır söylemesi ayıp :))) Telefonla konuşanlara da aynı oranda gıcığım vardır. Yanındaki adamın suratına bakmaz ver eline telefon al o yanındaki adamı iki sokak öteye götür saatlerce konuşur. Böyle tipler vardır. Al paşada aynen böyle. Paşaya bile bu konuda taviz vermem. Hadii hadi görüşürüz by.... Bittiii aaa.... Neydi o bir dönemim telefon,msn vs başında sabahlayarak ömrümü tükettimdi.... sürekli telefon beklemeler falan .... ayy manyak mışım beeennn... Cehalet böyle bir şey olsa gerek. Yada paşa duygularımı habire darmadağın ettiğinden mi acaba bu bıkkınlık küskünlük hali bilmiyorum ama binimum teknolojik cihazdan nefret eder oldum. Tabi onlarla mutlu olanlarda vardır onlara da mutluluklar dilerim. Ben ifrit oluyorum. Paşada da bir huy peydah oldu. Telefonda sohbet. Ne bozuluyor böyle kısa kesince. Küstü bu yüzden sesimden kötü enerji alıyormuş. Ayy dedim ne hassassın. Avut avut bitmiyor.... Benim duygularım ölmüş sanırım.... Son demlerimidir nedir. Olduramıyorum. Ben sanki biraz onsuz kalsam iyi olcam. Uzaklaşmak istiyorum....

Bir de şu yandaki bayiye gıcığım. Burda dalmış telefonla konuşuyo oluyom, işe dalmış oluyom kafamı bir kaldırıyom karşımda adam. Ne ayak sesi var ne soluk sesi. Hiç farkına varmıyorum orda olduğunun. Bu gün o kadar dalamadım işe gelişini gördüm göz ucuyla.Sinsi sinsi parmak ucunda geliyor. Bir bakış attım ne diyeceğini bilemedi. Saçmaladı gitti. Ne gerek var yahu. Yaşlı başlı insan lafta diyemiyorum... Sübhanallah..... Sınav sınav...... Mübarek cuma ya.... günaha sokmakla görevlendiriliyorlar..... Oyuna gelmemem lazım ama yok yani bu şartlar altında imkansız benim için.

14 Ekim 2010 Perşembe

Sular Seller

Yağmur dün o kadar şiddetliydi ki... Tahmin etmiştik bir yerleri su basacağını. Eve giderken arabanın silgeci silmeye yetiştiremiyordu. Ben olsam arabayı kullanamam çünkü görmüyorum bir şey .... Hiç bir zaman evimi su basar diye korkmadım çünkü evim acayip bir yokuşun tepesinde ben o yokuşta arabalar nasıl parkediyor kayıp gitmiyor ona şaşıyorum. Eskiden arabaların tekerleklerinin altına herkez taş koyardı. Taşların sahibi vardı. Herkezin taşı kendi kapısının önünde dururdu. Çocuklar taşlardan kale yapardı taşlarını yerinde göremeyen araç sahipleri bu işe en çok bozulanlar olurdu :) Eski günler güzeldi yaaa.... Neyse paşaya dedim ayy dedim ne kaaaa romantik eve gitmesekte izlesek dedim :) Yürü git dedi bana .... Bir gün gene bir yerden dönüyoruz araba bozuldu, gene böyle yağmur. Taksi arıyoz bir yandan ama yola çıkacaz yürü babam yürü. Ben o zamanda aa ne kadar romantik tıpkı filmlerdeki gibi demiştim :))) Aman o ne anlar dimi ama....

Bu sabah gelirken derenin resmini çeken insanlar gördüm aa napıyor acaba bunlar diye baktım ooo dere coşmuş..... Keşke kameram yanımda olsaydı yaaa.... Bazı insanlar bu dereden intihar etmeye kalkıyor... Bence onlar duygu sömürüsü yapıyor çünkü bu dereden atlayıpta ölen görmedim henüz. Kolu bacağı kırılır kafa göz dağılır ancak. Ordan atlamak yerine Ankara Yolunda gece karşıdan karşıya geç kesin ölürsün, garanti....Kurtulanı görmedim henüz.

Öff kafam dağalsın diye yazıyorum aslında.... Bu gün çok yoğundu. Komşunun çocuğuda çocuk dediysem minik bir şey sanmayın ortaokul öğrencisi bütün gün tepemdeydi dükkanın her bir yerini kurcaladı.... Kameraların falan içini açmış. Patron ayırcak beni. Kalbini kırmıyayım diye sabrettim ama saatlerce tepemde abla abla abla aaayyy ayyyy aayy bana geldiler. Bir ara dalmışım arkamdan geldi pööhh dedi çığlığı bastım tabi, ama yapılır mı bu yani dedim. Hiç bozuntuya vermiyo.... Gene maşallah bir şey demedim ama laflar ağzıma geliyor tam söylicem töbe sus diyom kendime. Tam sınav günüydü yani. Telefonlar durmadı, kapı durmadı..... Hatta bu saatte gelen var oofff... Eve gidip dantelimi örmek istiyorum ben amaaa :)

12 Ekim 2010 Salı

Mikrop İstilası

Ahh gene o havalar geldi. Mikropçuklarım yüzümde hıdırellez yapıyorlar. Çoook seneler önce gözümde arpacık çıkardı. Allah a şükür annecim mantıklı kadın sarımsak soğan basmadı hiç gözüme. Tüm manyak kocakarılar anneme ısrarla sarımsağı dövün basın, soğanı çiğden basın. Laaaa bi gidin laaa... Annem onlara uycak diye aklım çıkardı. Göz bu yahu.... Manyak dolu ortalık reca ediyorum anneler kocakarılara uymayın..... Hala böyle tipler var mıdır bilmiyorum da... Aaaa var var. neyse burda dillendirmiyeyim bir bebecik hasta, ağar, yok bir ilahi varmış onu ezberleyen iyleşirmiş anası buna inanıyor. Çaresizlik diyorum, kadıncağız dertli zaten diyorum bozmayayım diyorum dinliyorum kadını ama Allah aşkına yaaa bırakın bu işleri. Töbeee töbee.... Ayyh sinirlendim gene aklıma gelince bak. Unutmuştum ne güzel. Günlerce rüyama girdi. Rüyamda anasını hep çocuğa eziyet ederken gördüm töbee töbee.... Allah kimseyi çaresiz bırakmasın, doğru yoldan saptırmasın....


Neysee.... Gelelim mikropçuklarıma. Göz pomadının keşfinden sonra daha fazla göz kıyılarımda tatil yapamayacaklarını anladılar, alt kapaktan üst kapağa,göz dışından göz içine gezinip durdular. Baktılar olcak gibi değil şimdi burnumu ele geçirdiler. Yani şahtım şahpaz oldum böylemiydi bu laf be....

Ve yarın iki ayrı sunum var. Ne kaa mutluyum. Sunum boyunca herkez burnumu izlicek :)))) İyi seyirler efenim... Bu da bir şeydir kilolu olduğumu farkedecek insan sayısını azaltır :)))

Korkunç görünüyorum yaaa... Neyse çok sızlandım.

Örgümü işten gelir gelmez ve sabah uyanır uyanmaz elime alıyorum ama yok böyle birşey :))) Üç parmak olmadı bir haftadır.... İki üç sene sonra ömrümüz yeterse bir hırkam olacak :))) Düşünsenize hırkanın altı eskimiş olur herhalde artık, üstü yeni :)))

Paşaylada harp ilan ettim. Bu sefer Allah yardımcım olsun, yelkenleri suya indirmek yok. Nasıl olcaksa artık. Paşa ben yelken ühühüüüü.....

7 Ekim 2010 Perşembe

Talih Kuşum Nereye Uçtun

Şu an aklımda tek bir laf var Hayallerim Acıyor. Üniversite döneminde okuduğum karikatürlü bir kitaptan. Kitabı çok beğenmiştim çok satırınıda ezbere bilirim, karikatürleri gözümün önünde hala ama kitabın adını bilmiyorum :)) Bu da tam benlik bir durum.... Üniversitede kafamın karışık olduğu günlerde kütüphaneye kapanırdım. Nitekim kafam her daim karışık olduğundan beni arayan kütüphanede bulurdu. Millet yariyle çayırda çimende meşk ederkene ben çok kitap okudum bomboş kütüphanede. Filozof olcağımı umuyordum kiii yıllar geçtikçe öğrendim çok okuyan değil çok gezen biliyormuş. Bizde okuyan biliri ima ediyorlar sanmıştık aq. Velhasıl ne yaptıysam yanlış yaptım hayatta. Seçtiklerim hep seçmemem gerekenlerdi. Affet beni peder :P

Kankimde evleniyor ühühüüü kıskanmıyorum demek isterdim ama sanırım kıskanıyorum :))) Çık içimdeki hain ruh. Hem o evlenirse daha önce sıkıfıkı olduğum arkadaşlarımın yaptığı gibi benden uzaklaşır diye korkuyorum hemide bana hava atar diye. Hemide bu salak paşa niye beni almıyor diye düşünüüüp düşünüüüp karalar bağlıyorum. O da mı yanlış tercih acaba diye düşünüyorum. A rap sa çı naaa dööndüüümm.... Çöööz beeni araap saçııı.... Ühühüüüü.... Dağlara çıkıp kurt gibi uluyasım var auuuuuu......

Neyysee.... Zaten Müzeyyen Senar dinleye dinleye ayarım iyice kaçmış durumda. İçimi kararttı ömrümü yedi kadın iki şarkıda. Düşünmekten kaçtığım ne varsa aklıma soktu aaa.....

Patlıcan kebabı yaptım geçen... Ama yok öyle bir şey.... Görüntü olarak tutturdum , yenilebilir bir şey oldu çok şükür ama çokta enfes olmadı yani... Ki patlıcanın ve kıymanın her türlüsüne bayılırım. Neysee patlıcanlar karardıda karardı olcak iş değil. Lezzet bozulmadı ama içi bir tuhaf göründü gözüme, köfteler taş gibi sert, bende şaştım kaldım. Bir tek teyzem beğendi. O da gaz mı veriyor harbimi beğendi anlamadım. Ona bir tabak götürmüştüm misafiri gelmiş ona da ikram etmiş, eyyvah dedim, o kötü yemek misafire verilir mi, yemişler ama :)) Utandım valla..... Öyle yani pek olmadı... Borcam lazım annemdeki çatlamış... Folyoda zararlıymış öyle üstü açık falan olmadı yani. Bir dahaki sefere inşallah.

Ve yelek örmeye başladım nihayet. Bakalım ne çıkacak ortaya....Güzel olursa fotosunu koyarım.

Yazmayı unutmuşum. Sınıfta kaldım... Tek ders Maliye Politikası. O my gooddd.... Bir yıl boyunca sadece maliye politikası... Ben bu kabustan uyanmak istiyorum. Cİmcikleyin beni.

3 Ekim 2010 Pazar

Hırspanak Böreği

Önce ben de ıspanak böreği yapmak istemiştim. Kendi salaklığımdan üzerime yıkılan bir kamyon iş, mesai üstüne mesai, paşanın kaprisleri derken hırspanak böreği oluverdi.

İçimden bu hafta ıspanaklı börek yapayım diye geçirmiştim son derece saf ve masum duygularımla. Anneme sipariş ettim, malzemeleri aldı sağolsun. Aldığı malzeme sadece ıspanak, ben akşam onda eve gelmişim, elimde sadece ıspannak var. Ee hani yufka,yumurta ....Oturdum bir saat kadar düşündüm. Saat 11 heryer kapkaranlık koşa koşa markete gittim... ay zaten tırsıyorum karanlıktan bir de o saatte sokakta :))) Sonra Fatmagül ün suçu ne.....

Neyse efenim bütün malzemelerimi aldım gene koşa koşa eve geldim. Ispanak yıkama faslına başladım. Annem dediydi ben yıkayayım ıspanakları diye. Aaaa dedim öğrenmeye çalışıyorum uzak dur ıspanaklarımdan. Yıkamaya başladığımda da aman dedim ne abartıyorlar bu işi. Dermisin öyle saatlerce ıspanak yıkadım. Saat 4 te çok şükür tamamlandı benim börek. Sabaha karşı dört. Artık sonuna doğru uyuya kalmışım,Allah fırın, börek, unuttum, yaktım diye fırlayıverdim yataktan, azıcık yanmaya yakın kızarık olmuş üstü :))) Ama yanmamış.... Neyse efenim ucuz kurtardık sonra hemen uyudum gene...

Sabah anneme kırkkere tembihledim tadına bak diye. Yanıma da aldım tükkana götüriim diye. Anam mındar oldu güzelim ıspanak böreği. Bir abi vardı dedim bak ilk defa yaptım. Yemedi laaa... Tühhh diyorum size başkada bir şey demiyorum. Biraz destek istiyorum sayın halkım. Annemi aradım yok efendim işi varmış tadamamış. Paşa yok aaaaaaa bu ne bee...

O uykusuzlukla birde akşam toplantı. Aklım hala böreğimi kimse yemedi yaa diye düşünmekten zaten adapte olamadım mevzuya. Neyse...

Ertesi gün gene elimde börek insan kovalıyorum :)))) Şuan halime gülüyorum ama yok böyle bir şey.... Tadıda gayet güzel halbuki. Ablama bıraktım iki tane, paşaya yedirdim zorla. Çok şükür daha yok mu yu duydum. "Yetmedi bunlar" ı duydum.

Efenim sonra paşayla papaz olduk. Daha anca yapmışım bunu, ben bunu çoktan yapıyo olmalıymışım. Atla deve değil yani. yaptım işte, ilk defa yaptım ve beğendin dimi.... Ayy ezecek ya. Neyyse... Kobayım benim... Geçendede zaten şey demişti efendim kırk kere beğendin mi diye sorulmazmış.... Hiç farkında bile değilim böyle yaptığımın, ben sadece becerebilmiş miyim onu öğrenmeye çalışıyorum. Tabak boşsa beğenilmiş miş... :P

Neyse efenim birsür hengame oldu bu hafta. Sıkıcı bir ton olay ve haftaya çooook işim var. Ve yeni yemek siparişim var. Fırında patlıcan kebabı bakalım bunu nasıl halletcem... Neyse ben bloklar aleminde tarif arıyayım.... Ben seviyorum bu hamarat ablaları, sayelerinde kendi başıma bir şeyler yapıyorum ve kimse böö demedi henüz... Benim için herkez paşa aslında... O böö demiyosa kimse dememiştir benim için :)))