20 Kasım 2011 Pazar

Ben ne çamlar devirdim!..

Yorucu bir haftaydı. Bir sürü çamlar devirdim. İhmalkarlıklarım dalgınlıklarım ayağıma dolandı. Bir müşteriye nerdeyse 15 milyarlık zarar verdim. Telafi edilebilir gibi duruyor ama edilmeyedebilir. Bir bu eksikti... Patron hiç sesini çıkarmadı hoplayıp zıplayarak tepinerek bağrınacağını düşünüyordum gık demedi... Zararın telafi olmayan kısmını karşılayacağımızı söyle dedi.. İşler bu kadar durgunken. Ooff Allah ım offff... Bunun ezikliği ne yapabilirim in stresi ile kendimi çok kastım gece gündüz kendimi cezalandırmak için çalıştım. Tabi bir yerde kayış koptu. Aşırı stres üzüntü ve yorgunluk... Sonunda boynum kasılıp kaldı. Yaklaşık dört gündür boynum işlevini yitirdi. Bütün boyun kaslarım kasılıp kalmış gibi.

Hafta sonu hiç gelsin istemedim hem çok yorgundum hemde bir yalnızlık korkusu yaşıyordum. Hafta sonu herkez sevdikleriyle pikniğe gidiyormuşta ben evde bir başıma zindanda kalıyormuşum gibi bir psikolojiye sokmuşum kendimi. İşten çıktım eve gitmek istemiyorum... deli miyim neyim... düşündüm düşündüm içki içeyim ben dedim. durduk yere... gittim markete almaya utanıyorum alacam ama rafları düzenleyen bir çocuk var rafın önüne gidiyorum bakıyorum çocuk orda yolumu değiştirip bir iki başka raf gezip sonra tekrar oraya gidiyorum .iki üç pike yaptım baktım çocuğun gideceği yok ammaan dedim sorarsa babama alıyom derim. Hımm light bira :) Babamda light... Kim sorcaksa kim kimin umrunda.... Aldım kızara bozara bir an önce marketten çıkma derdindeyim. Kasada uzuun kuyruk aksi gidiyor her şey aksi... Önümde tesettürlü bir teyze elimdeki suç aletini nereye saklıcağımı şaşırdım. Ne olmuş yani ne var yani diyorum içimden :)) Deli olabilirim.... Arkama bir baktım bir abla bir araba dolusu bira almış... Onu görünce rahatladım biraz. Birayı almak bir dert eve sokmak bir dert. Ablamlara gideceğim için birayı çantamın en ücra köşesine sakladım. Kazara görünür mörünür diyede iyice sardım üstünü. Eve geldim bu sefer içim içimi yiyiyor ya niye aldım içmesem mi günah yahu dualarım kabul olmaz mı acaba ikilemi ile ablamda geceyi ettim. Sonra eve gidip bir kereden bişi olmaz dedim. Hem yeni aldığım kitabımı okudum hem de bira mı içtim... Kitapta bir sardıki sormayın. İçki ne işe yaradı derseniz hiç bir işe yaramadı. Hatta hani alkolün bir başdöndürme hoşluk halleri vardır ya o kadar bile etki etmedi. Sadece uykumu getirdi. Eeee niye içtim şimdi ben bunu günaha da girdik boşu boşuna diye söylene söylene yattım uyudum :))

Okuduğum kitap Türkan Saylan Tek ve Tek Başına. Hani diziside vardı. Çok beğenip takip edememiştim. Yahu bu kadın nasıl bir kadınmış böyle. Ben bu ergenekonmudur nedir hala ne olduğunu çözemediğim zırt pırt o tutuklandı bu sorguya alındı haberleriyle varlığından haberdar olmuştum bu kadının. O da çok yaşlı olduğu için dikkatimi çekmişti. Bu kadar yaşlı bir kadınla üstelikte hastaymış ne diye uğraşırlar diye düşünüyordum. Sonra dizisiyle yaptıklarını bildikçe şaşırıyorum ne insanlar varmış be diyorum. Bu kitapla o kadına daha bir hayran kaldım. Ve anladım idrak ettim kimsenin hayatı dört dörtlük değil. Demekki herkezin sorunları var. Ama örnek alınacak bir yönü var bu lider ruhlu insanın o içine kapanmamış. Benim derdim sıkıntım sorunum var deyip insanları kendinden uzaklaştırmamış. Kendi sorunu varkende başkalarına yardımcı olmaya çalışmış. Hımm bendeki eksik yön. Yakaladım kendimi. Ben kendi hayatımda niye sevgilim adam gibi değil, niye benim ailem böyle diye kendimde boğulup durdum ömrümce. Ama Ayşe Kulinin kitabını okuyunca bu yaşımda anca idrak edebildim yaşadıklarımın doğal şeyler olduğunu. Aslında ne abuk sabuk şeyler yaşanıyor dimi dünyada. Allah ıma şükürler olsun demem lazım.

Ne anlatcaktım unuttum ama bunları anlatmıyacaktım :)))

Boynum hala ağrıyor, yarın yoğun uzuuun bir gün olacak. Şimdide işe gitmek istemiyorum hadi bakalım :))) Bir biram daha olsa keşke....

Bakalım bu hafta zararı telafi çalışmalarım devam edecek. Allah yardımcım olsun. Sizede hayırlı bir hafta olsun...

11 Kasım 2011 Cuma

Acı Tatlı Bir Bayram....

Bayramda yine her gün mezarlıktaydık. Mezarlık şehrin baya bir dışında olduğundan gidip gelmek çok yordu bizi. .Ablamla telef olduk yollarda. Tıklım tıklım otobüs. Mezarlık insan dolu tek biz değiliz. Biz anneme dua okurken arkada bir teyze feryat figan ağlıyor. Oğlum sen toprakta yatıyon ben burdayım. Seni bu hale koyanlar yaşamasın. Bizde amin dedik... Bayramda ve cuma günleri ölüler görebilirlermiş mezarı başına gelenleri. Teyzemi getirmiştik. Annemin ablası oluyor bir hayli yaşlı. O demişki içinden görüyo mu görmüyo mu bilmiyorum. Mezar başında dua okumak fayda veriyo mu acaba diye geçirmiş içinden. O gece rüyasında annem ona yasin kitabını uzatmış :) Belki psikolojiktir etkisi altında kalmıştır ama bir şeylere inanmak lazım yoksa çok daha zor olur dayanmak.... Bu seferde ben öyle bir inançsızlığa düştüm sanki ordayım ama olayın benle bir alakası yok. Duruyorum ama mezarın başında sanki hiç annem değil yani.... Beyin garip bir şey kabullenmiyor.

Bayramın son günü arkadaşlarla buluştuk. Çok güzeldi hep olduğu gibi. Önce Van depreminde vefat eden arkadaşımızın ailesini ziyaret ettik. Daha acıları çok taze. Kadın ağlaya ağlaya yaşamayan bilmez diyor. Haklı bende annemde aynısını düşünmüştüm. Eve başsağlığına gelenler o an üzgünler ama evden çıkınca hayatlarına geri dönecekler. Ateş düştüğü yeri yakıyor. O kadar iyi anlıyorum ki. Sonra arkadaşlar benimde annemi kaybettiğimi söylediler. Kadın bana baka baka ağlamaya başladı. Eeee bende başladım tabiki. Eee arkadaşlarda başladı. Biraz oturup kalktık. Hangisi daha zor evlat mı anne mi muhabbeti beni çok geriyo. Herkez evlat daha zor diyor. Yani anne önemsiz mi... Neysee... Bana göre en son kimi kaybettiysen sevdiklerinden en çok ona üzülüyorsun. 2003 te en büyük acım ananemdi... Şimdi annem. Hiç birinin yerine hiç bir şey konmuyor ki.

Sonra bir cafede oturup Umut u sevdik. Maşallah barekallah çok çok çok çoook tatlı bir bebiş....Hep gülermi bir inan yaa... İnsanın içine böyle iyi bir şeylerde var hissiyatı yayıyor. Hani melek derler ya harbiden öyle. Ablamın dediği gibi ömür anca çocukla geçer. Yoksa hergün aynı. Öyle, o meraklı bakışlara ömür verilir valla. Sonra da Umut tan dört ay küçük Arda yı sevmeye diğer arkadaşımı ziyarete gittik . 2 aylıkken görmüştüm pek bir minikti. Ellerimden kayıp gidivercek diye korkarak tutmuştum ilkinde. Maşallah adam olmuş oda. Şimdi dört aylık. Hala minik ama en azından daha bir ele avuca gelmiş. Kirpikleri bile sarı olurmu bir insanın. Ayyy ayyy ayyyy.... İyiki doğurmuşlar valla... İki melek sevdim sayelerinde. Bunlar hep lise arkadaşlarım. Tabi biz biraraya gelince her zamanki gibi vara yoğa güldük. Nasıl iyi geldi anlatamam. Akşam eve dönerkende ufak bir kaza atlattık :( Kortktuk tabi.... Hasarlı kaza canımız sıkıldı tabi....

Ve iş başı... Patron hafta boyunca gelmeyecekti. Bende ofiste tek olcaktım ooo kafamı dinlicektim :)) Patron erkenden dönüverince hayallerim yarım kaldı işe boğuldum resmen.

Neyse çalışayım ben belki cumartesi tatilimi kurtarabilirim patronun elinden :))

5 Kasım 2011 Cumartesi

Bayram

Bayram kelimesi çok fazla geliyor artık hayatımda. Annemsiz eksiğiz. Şükür ki ablam varmış yoksa yalnız mı olacaktım. Çok korkunç... Düşünüyorum da gitgide azalıyor nüfusumuz. Şayet bir gün çoğalmaya başlarsak 3 çocuğum olsun isterim. Başbakan diyor diye değil. El ayak çekilince yalnız kalmasınlar diye. Benden sonra.... İyi anlaşabilen dost kardeşler... Zor tabi bu devirde...

Kader diyoruz. Ne bir saat ileri ne bir saat geri diyoruz. Ama bir avunmuyoruz. Durup durup yani niye böyle olduya dönüyoruz. Şöyle olsaydı böyle olsaydı birlikte şunuda yapsaydık şurayada gitseydik şunu deseydik vs..... Çok eksik kaldık. İçimizde ukde kaldı....

Paşa memleketine gitti. Bayramda yok. O da gitti yani. Hepten bir ıssızlık çöktü sanki şehre. Bayram nasıl bitecek bilemiyorum..... Yakın da beklediğin teklif gelecek diyor. Bu adam beni delirtecek sonunda. Ama zaman vermiyor. Ahh şu borçlar.... Ömrümü yedi ömrümü... Bazen bahane mi acaba diye düşünmüyor değilim. Artık acele etmiyorum. Yani birlikte ödeyelim beraber yapalım diye diye dilimde tüy bitti.... Her çözüm önerim itinayla reddedildi. Artık pes ettim. Pause ta bekliyorum. Diyorum ki artık sadece sözünde durup durmayacağını merak ediyorum. Kendimle ilgili bir şey istiyorsam namerdim diyorum... :))) Taktik tuttu mu.... Tabiki hayır.... Paşa bu yer mi... Yemez...

Bakalım yarın anneme gidicem inşallah. Bu bayramda da hep gidicem. Söylenip söylenip gelicem. Beni bıraktığı için....

3 Kasım 2011 Perşembe

Umut

Geçen haftalarda gidemediğimiz arkadaş ziyaretini nihayet gerçekleştirebildik. Nihayet arkadaşımın bebişini yani Umutu görebildim. Ya rabbim o ne tatlılık. Maşallah Barekallah... nasıl güler yüzlü bir şey. Sürekli gözü parlak şeylerde. Bana bol bol sırıtmasına sebep olan gözlüklerim ilk defa bir işe yaradı doğrusu :))) Maşallah nasılda sıcak kanlı. Tabi biraz da açtı ama hiç ağlamak yok. 8 aylıkmış. dişler yok, emekliyo mu dedim. yatırdılar yere yerden böyle kafasını kaldırıp bize bakıyo sonra dayıyo yüzünü yere bağrıyo ayyyhh nasıl bir şey bu yaaa.... Emekleyemediği için sinir oluyo. Çok tatlı ama ya göbeğinin üstünde yatıyo kollar bacaklar havada :))) Nasıl emeklicen öyle acabaaa :))) Büyümek ne zormuş yahu... Bir insanın işler hale gelmesi zor.... Böyle ellerimizle yürütmeye çalışıyoruz yavrucum parmak uçlarında diyorum balerin gibi pek kibar yürüyo ayyy çok tatlı çoook..... Bende istiyom bende bende bendee...

Ayy böyle gene eski dostlarla hoş ve sıcak bir hafta sonuydu.... Çok iyi geldi valla... İyi olan her şey iyi geliyor zaten....

Sonra kozmetik merakım halen devam ediyor. İnternetten tırnak süsleme makinası sipariş ettim. Kimbilir ne zaman gelecek. Bayrama denk gelmez umarım. Çünkü iş adresimi verdi. Nerden bulcaklar beni bayram bayram....

Sonra ayak detoksuna gittik arkadaşla. böyle ayaklarını sıcak tuzlu su dolu bir leğene sokuyosun ortaya makinaya bağlı bir alet yerleştiriyorlar, el bileğine ve karnınada bir şeyler bağlıyorlar. Suyun rengi 30 dakka kadar bir süre sonra değişmeye başlıyor. Benimki kahverengi oldu. Bu toksinlermiş. Yani toksinlerimiz suya geçmiş oldu ... Hurafede olabilir tabi. Denemiş olduk yapmadık demeyiz. Daha bir seansımız bir masaj bir de makyaj hakkımız var. Bir günde manikür yaptımaya gidicez. Allah ım neler oluyor bana....

Oyalanıyoruz bunlarla işte. Antalya işide yattı. Aman olsun zaten gitsem mi gitmesem mi tereddüt ediyordum iyi oldu.