31 Aralık 2011 Cumartesi

Ho ho hooo oh ooooo

Way be 2011 in bana hayatımın kazığını atacağını hiç bilemezdim. 2012 ye gene beklentilerle giriyorum. Neden hiç bitmiyor isteklerim. Hayatlar biterken benim ki hala devam ettiği için mi... Korkarım yaşadığım sürece hep bir şeyler isticem. 2012 de biraz huzur annem için yapacak bir şeyim yok kalanların kıymetini bilebilmek isterim. Huzur huzur huzur....

Dün eve mısır patlatma makinası aldım. 30 tl aaaa ne kadar güzel bişimiş.Pratik. Ama tabi önündeki tabaktan çok yerlere püskürttü :)) Birdaha kine kocaman bir sininin içinde yapacağız. İstediği gibi döküp saçabilir.Makina el kadar ama bir seferde o kadar çok yapıyorki artık akşam ye ye yee oooohhh. Anneciğimi az bunaltmazdım hadi bana mısır pırtlat diye.... canım benim şu yaşıma kadar hiç reddetmedi. İşte herkez anne olamıyo onda o anaç duygu vardı. Onun zamanında alaydım ne sevinirdi. Şimdi ne alsam aklıma hep oda görseydi geliyor. Yılbaşı için ışıklar aldım. Ağacım yok gerçi koltğun birini sarcam :) Tombala aldım zorla tombala oynatacam millete :))) Cazibeyi seyretcem muhtemelen.... Patronda harçlık verdi ee daha ne olsun.... Fırında hindimiz yok ama fırında tavuğumuz var :))) Yavv şu hindiyi merak ediyorum bi gün alıcam mutlaka.... Kıvanç tatlıtuğ o yaşına kadar havyar yememiş bende hindi yemedim :)))

29 Aralık 2011 Perşembe

Son Umudum Milli Piyango

Toki işi yalan oldu. Bir telefon trafiği yaptım Bankalar ne iş yaptıklarından habersiz... Biri diyor halk bankası takip ediyor halk bankası ziraat bankası diyor. Akşama kadar ikisi birbirine o şubeden o şubeye paslayıp durdular beni. Nihayet biri dedi ki daha ilk gün tüm satışlar yapılmış. Akıllı düşünene kadar deli dağları aşarmış :))) Biz kredi mi çeksek, toki iyi mi, istiyomuyuz gerçekten, taksitler belimizi büker mi derken ohoooo.... Millet dağları aşmış. Neyse kısmet değilmiş....

Bu akşam 3 tane piyango bileti alcam. 40 trilyon bana çıkarsa Türkiye nin heryerinden bir ev alcam :))) 40 trilyooonn ohooooo.... Yetmedi sülalemdekilerede alırım.... Kalan parayıda faize yatırırım... Harama üstüne haram... Aç tavuk kendini arpa ambarında görürmüş misali.... bizim pederinde suratına bir tomar para fırlatırım al bu parayı kaybol derim muhahahahaaaa.... Amaan ne zevkli olur. Dünden beri bunun hayalini kuruyom.... Bizim patronda benim yanıma çalışır artık ehehheee... Yaz kızım.....

Ah bir zengin olsaam yabadaba daba daayyy...

27 Aralık 2011 Salı

Tesadüf

Böyle sıkıntılı zamanlarda hep tam boğuldum boğulcam derken bir umut ışığı peydah oluveriyor. Gene öyle oldu. Kirayı dert ederken bir haftalık bir toki satışına denk geldim. İşe bak ki tamda aman Allah ım ne yapacağız şimdi derken. Çok aklımıza yattı. Az bir kredi çekerek bankadan halledilebilir bir şey. Ama sınırlı sayıda olduğu için biraz daha şansa ihtiyacım var. Elli tane evrak toplamam gerekiyor öncelikle. Bakalım yarın ki koşturmacam bu olacak. Hayırlısı neyse o olsun. Allah alır dener verir dener demişler. Her ikisinide bildiğimden olsun olsun olsun sun sunnnn diyemiyorum. İçim diyor ama dışa şettirmiyorum çaktırmıyorum. Çünkü öyle diyince olcağı varsada olmuyo işlerim. Çaktırmadan istiyorum :))) Ayyy oluverirmiş. Hadi Allah yardımcım olsun.... Amin ... Umutlandım gene bak şimdi çiçekler yeşerdi gene :)

26 Aralık 2011 Pazartesi

2011 çık hayatımdan

2011 senden nefret ettim. Annemle evimde girdim 2011 e, hem annemi hem evimi kaybettim.

Herşey hergün daha da karmaşık bir hal alıyor. Güçlü durmaya çalışıyorum ama sanırım güçlü değilim. Kendimi aciz hissediyorum. Babam olacak dallama yeni bir karı buldu bile. Kadın çoook iyimiş bizi bağrına basacakmış. Onun bağrını deşesim geldi. Annem o herife ömrünü verdi bir gün ona böyle demedi de elin iki günlük karısına böyle dedi. Hastanelerde ona bir tek annem bakmıştı, para dedi hiç ikiletmedi. Kadın çalıştı o yedi. Haram olsun haram. Annemi hep köpekledi hep ona hakaret etti. Annemi gözünde yaşlarla hatırlıyorum. Kahroluyorum... Yalnız yeni karısının bir isteği varmış annemden kalan evi istiyormuş.... Ne iyi insanlar var şu dünyada..... Ev annemin üstüne aslında devletin zorunlu kıldığı verasetle bizim paylarımız var ama adam vermem diyor. Tehditler savuruyor. Avukat tutsak bu bizim yolumuzu keser saldırır... Cesaretimiz yok... Taşınıyoruz mecbur.

Bu evden böyle mi çıkacaktık. Aklıma her şey gelirdi de bunu hiç ama hiç düşünemezdim. Herşey böyle sarpa sardı. Her gün daha da kötüye gidiyor hayat.

Öyle yani bombot bir durumdayım. Ölüm kurtuluş gibi gelmeye başladı valla. Belki Allah annemi bu çirkeflerden kurtardı, ama çok canını yakktı... O kadar paramparça olmasaydı keşke annem, bir kafasını çarpsaydıda ölseydi bu kadar olmasaydı.... Vardır bir bildiği diyoruz...

Paşaylada koptuk gibi bir şey. Bana kesin kararınla gel dedim. Yoksa bitirelim. Ne öyle diyor ne böyle. Sen değiş diyor. Bahane.... Ben değişemem dedim. Onun abuk sabuk yılışık arkadaşlarını pışpışlayamıyorumda.... Ona delleniyor. Şunca dert arasında birde onu hiiiç dert edemicem.

Mutsuzum, yalnızım, bahtsızım :(((

3 Aralık 2011 Cumartesi

Masallaar masallaar...

Her fırsat bulduğumda Ata Demirer in eyvah eyvahını izliyorum. 150 kere izlemişimdir herhalde. En çokda masalla masallaa diyo ya o lafına bitiyorum :)) Bende paşaya diyorum masallaa masallaaa :))) Bir dargın bir barışık nolcak hiç bilmiyorum. Bir bakıyorum canım ciğerim bir bakıyorum kırk kat el yabancı bir adam. Klasik cümleler kurmaya kalkıyor dilim İlişkimiz Nereye Gidiyor Paşam :P Ayy çok saçmaa... Allah ım bende mi bu kırk yıllık repliği dilime dolıyacaktım :)))) Şu an gülüyorum ama vahim yani.... Sana saçıma süpürge ettim, yıllarımı verdim bile diyesim geliyor :))) Dediğimde oldu yani. Ayyy çok arabesk... Filmlerde böyle kızlara salak derdim git başkasına... Kendime diyemiyom diyomda yapamıyom :) O filmler boşa çekilmiyor.

Tramvaları atlattık gibi biraz daha işime odaklanabiliyorum. Çok şükür. Ruh gibi dolaştım aylarca bu 15 milyarlık facia bende sağlam bir tokat etkisi yarattı acaip kendime geldim. Gözlerim faltaşı gibi açıldı o derece yani. Boşa geçirdiğim onca ayı telafi etmek için son sürat işlere daldım. Çok şükür yoğun ama başarılı bir haftaydı. Üstelik hastaydım birde. Boyun tutukluğu ve gözlerimdeki kabarcıklar. Bir ara 2 saat gözüme perde indi, bilgisayar ekranındaki yazılar kayboldu birden bembeyaz oldu herşey. Korktum valla. Annemi kaybettiğimde gözlerimde birşeyler çıkmıştı. O zaman gözünü kaybedebilirsin diye korkutmuştu doktorlar beni. Ayy dedim başladımı acaba :)) Ertesi gün doktora gittim, göz migreni dedi. Ya tomogrofi çektiricen yada ara ara olacak katlanacan dedi doktor. Bakalım bir daha olmaz inşallah. Gözümdeki kabarcıklar da alerjiymiş. Göz numaralarımda değişmiş. Bahane oldu göz muayenemide aradan çıkarmış oldum.

Teyzemle Mahsun kırmızı gülün dizisini izliyoruz :)) Ablam sapık şeyler izliyosunuz deyip odadan kaçıyor :))) Gel Yavrııım diyorum ona Abbas gibi... Öyle işte. Annem hep muhabbetlerimizde. Yerken içerken tv izlerken.... Koltuğu boş... Ama çok ölüm haberi aldık annemden sonra küçük çocuklar bile ölünce insan ağzını açıp isyan edemiyo. Dünya böyle deyip susuyoruz.

İş yerine bizim patronun bir arkadaşı başladı. Bir kaç ay oluyor sanırım. Adam beni hiç rahat bırakmıyor. Beni oyalıyorsun diyorum yetiştirmem gereken işler var diyorum adam diyor ki sen bana boş insan mı dedin. Her lafa bir laf. Artık yok öyle demedim diye düzeltmekle uğraşmıyorum. Beş dakkada bir başıma geliyor yanıma sandalye çekip oturuyor. Bir tarafım duvar bir tarafım o. Nefes alamıyormuşum gibi hissediyorum. İzbandut gibi bir adam. Aşırı samimi. Bense işlere yeni yeni odaklanabildiğim için hiç bölünmeden çalışmak istiyorum. İlk gün söyledim bunu sonradan kötü olmayalım diye. Adam benden kurtulamazsın diyor açık açık. Yani ilk zamanlar sesimi çıkarmadım. Bir hafta kadar dipdibe durduk. Sonra biraz surat yapıp kaçırmayı denedim Benden öyle suratını asarak kurtulamazsın dedi. Yüzsüz müsün be hemşerim.... Zorla mı yahu. Sonra baktım surat asmaktan anlamıyo anlattım sorunlarım var yalnızken çalışabiliyorum. işleri yetiştirmeliyim. yok yok yok... Abi okumuş etmiş adam. Bir insana bir laf yetmeli. En son artık tam oturmaya yelteniyodu ittim sandalyeyi istemiyorum yaaa diye bağardım artık. Kalbimi kırıyosun ama dedi gitti artık herhalde daha da gelmez dedim İnanmazsınız gene geldi. Yavşak... Çekti sandalyeyi oturdu elim ayağım kaşım gözüm titremeye başladı artık sinirden. Bir ton laf ettim... Püskürttüm vallaa... Hala günaha girdiğim için üzülüyorum ama böyle bir şey olabilir mi. Hatalı mıyım diye ablama anlattım yani kalp kırmak istemem. Abalamda bana hak verince rahatladım. Ben bu adamı püskürttüm nihayet gitti tepemden patronla yemeğe çıktılar, dedim beni şikayet edecek. Paçalarım tutuştu tabi. Zaten düzgün iş yapmıyon bir de huzursuzluk mu çıkarıyon muhabbeti olcak diye tırstım. Bunlar yemekten döndü bir ara patronu yakalayıp xxx bey olanları anlattımı dedim. Suçlu çocuk psikolojisiyle :))) Ne oldu derdemez herşeyi bir bir kendi ağzımla anlattım :))))) Son cümlemde şu, bana inanmıyorsanız kamera takında görün oldu :)))))

Ayy böyle abuk sabuk şeyler. Ben mi anormalim o mu bilmiyorum. Su iççem arkamda kahvemi alcam sağımda. Ben rahatsız oluyorum. Anormal olan ben miyim acaba. Yani relax mı olmalıyım. Bilemedim ama yapabileceğimi sanmıyorum.... Her kez sınırını bilsin.

İşte böyle.... Çok konuştum gene.... Haydi güzel bir hafta sonu olsun hepimiz için mutlu olalım mutluuuu :))))

20 Kasım 2011 Pazar

Ben ne çamlar devirdim!..

Yorucu bir haftaydı. Bir sürü çamlar devirdim. İhmalkarlıklarım dalgınlıklarım ayağıma dolandı. Bir müşteriye nerdeyse 15 milyarlık zarar verdim. Telafi edilebilir gibi duruyor ama edilmeyedebilir. Bir bu eksikti... Patron hiç sesini çıkarmadı hoplayıp zıplayarak tepinerek bağrınacağını düşünüyordum gık demedi... Zararın telafi olmayan kısmını karşılayacağımızı söyle dedi.. İşler bu kadar durgunken. Ooff Allah ım offff... Bunun ezikliği ne yapabilirim in stresi ile kendimi çok kastım gece gündüz kendimi cezalandırmak için çalıştım. Tabi bir yerde kayış koptu. Aşırı stres üzüntü ve yorgunluk... Sonunda boynum kasılıp kaldı. Yaklaşık dört gündür boynum işlevini yitirdi. Bütün boyun kaslarım kasılıp kalmış gibi.

Hafta sonu hiç gelsin istemedim hem çok yorgundum hemde bir yalnızlık korkusu yaşıyordum. Hafta sonu herkez sevdikleriyle pikniğe gidiyormuşta ben evde bir başıma zindanda kalıyormuşum gibi bir psikolojiye sokmuşum kendimi. İşten çıktım eve gitmek istemiyorum... deli miyim neyim... düşündüm düşündüm içki içeyim ben dedim. durduk yere... gittim markete almaya utanıyorum alacam ama rafları düzenleyen bir çocuk var rafın önüne gidiyorum bakıyorum çocuk orda yolumu değiştirip bir iki başka raf gezip sonra tekrar oraya gidiyorum .iki üç pike yaptım baktım çocuğun gideceği yok ammaan dedim sorarsa babama alıyom derim. Hımm light bira :) Babamda light... Kim sorcaksa kim kimin umrunda.... Aldım kızara bozara bir an önce marketten çıkma derdindeyim. Kasada uzuun kuyruk aksi gidiyor her şey aksi... Önümde tesettürlü bir teyze elimdeki suç aletini nereye saklıcağımı şaşırdım. Ne olmuş yani ne var yani diyorum içimden :)) Deli olabilirim.... Arkama bir baktım bir abla bir araba dolusu bira almış... Onu görünce rahatladım biraz. Birayı almak bir dert eve sokmak bir dert. Ablamlara gideceğim için birayı çantamın en ücra köşesine sakladım. Kazara görünür mörünür diyede iyice sardım üstünü. Eve geldim bu sefer içim içimi yiyiyor ya niye aldım içmesem mi günah yahu dualarım kabul olmaz mı acaba ikilemi ile ablamda geceyi ettim. Sonra eve gidip bir kereden bişi olmaz dedim. Hem yeni aldığım kitabımı okudum hem de bira mı içtim... Kitapta bir sardıki sormayın. İçki ne işe yaradı derseniz hiç bir işe yaramadı. Hatta hani alkolün bir başdöndürme hoşluk halleri vardır ya o kadar bile etki etmedi. Sadece uykumu getirdi. Eeee niye içtim şimdi ben bunu günaha da girdik boşu boşuna diye söylene söylene yattım uyudum :))

Okuduğum kitap Türkan Saylan Tek ve Tek Başına. Hani diziside vardı. Çok beğenip takip edememiştim. Yahu bu kadın nasıl bir kadınmış böyle. Ben bu ergenekonmudur nedir hala ne olduğunu çözemediğim zırt pırt o tutuklandı bu sorguya alındı haberleriyle varlığından haberdar olmuştum bu kadının. O da çok yaşlı olduğu için dikkatimi çekmişti. Bu kadar yaşlı bir kadınla üstelikte hastaymış ne diye uğraşırlar diye düşünüyordum. Sonra dizisiyle yaptıklarını bildikçe şaşırıyorum ne insanlar varmış be diyorum. Bu kitapla o kadına daha bir hayran kaldım. Ve anladım idrak ettim kimsenin hayatı dört dörtlük değil. Demekki herkezin sorunları var. Ama örnek alınacak bir yönü var bu lider ruhlu insanın o içine kapanmamış. Benim derdim sıkıntım sorunum var deyip insanları kendinden uzaklaştırmamış. Kendi sorunu varkende başkalarına yardımcı olmaya çalışmış. Hımm bendeki eksik yön. Yakaladım kendimi. Ben kendi hayatımda niye sevgilim adam gibi değil, niye benim ailem böyle diye kendimde boğulup durdum ömrümce. Ama Ayşe Kulinin kitabını okuyunca bu yaşımda anca idrak edebildim yaşadıklarımın doğal şeyler olduğunu. Aslında ne abuk sabuk şeyler yaşanıyor dimi dünyada. Allah ıma şükürler olsun demem lazım.

Ne anlatcaktım unuttum ama bunları anlatmıyacaktım :)))

Boynum hala ağrıyor, yarın yoğun uzuuun bir gün olacak. Şimdide işe gitmek istemiyorum hadi bakalım :))) Bir biram daha olsa keşke....

Bakalım bu hafta zararı telafi çalışmalarım devam edecek. Allah yardımcım olsun. Sizede hayırlı bir hafta olsun...

11 Kasım 2011 Cuma

Acı Tatlı Bir Bayram....

Bayramda yine her gün mezarlıktaydık. Mezarlık şehrin baya bir dışında olduğundan gidip gelmek çok yordu bizi. .Ablamla telef olduk yollarda. Tıklım tıklım otobüs. Mezarlık insan dolu tek biz değiliz. Biz anneme dua okurken arkada bir teyze feryat figan ağlıyor. Oğlum sen toprakta yatıyon ben burdayım. Seni bu hale koyanlar yaşamasın. Bizde amin dedik... Bayramda ve cuma günleri ölüler görebilirlermiş mezarı başına gelenleri. Teyzemi getirmiştik. Annemin ablası oluyor bir hayli yaşlı. O demişki içinden görüyo mu görmüyo mu bilmiyorum. Mezar başında dua okumak fayda veriyo mu acaba diye geçirmiş içinden. O gece rüyasında annem ona yasin kitabını uzatmış :) Belki psikolojiktir etkisi altında kalmıştır ama bir şeylere inanmak lazım yoksa çok daha zor olur dayanmak.... Bu seferde ben öyle bir inançsızlığa düştüm sanki ordayım ama olayın benle bir alakası yok. Duruyorum ama mezarın başında sanki hiç annem değil yani.... Beyin garip bir şey kabullenmiyor.

Bayramın son günü arkadaşlarla buluştuk. Çok güzeldi hep olduğu gibi. Önce Van depreminde vefat eden arkadaşımızın ailesini ziyaret ettik. Daha acıları çok taze. Kadın ağlaya ağlaya yaşamayan bilmez diyor. Haklı bende annemde aynısını düşünmüştüm. Eve başsağlığına gelenler o an üzgünler ama evden çıkınca hayatlarına geri dönecekler. Ateş düştüğü yeri yakıyor. O kadar iyi anlıyorum ki. Sonra arkadaşlar benimde annemi kaybettiğimi söylediler. Kadın bana baka baka ağlamaya başladı. Eeee bende başladım tabiki. Eee arkadaşlarda başladı. Biraz oturup kalktık. Hangisi daha zor evlat mı anne mi muhabbeti beni çok geriyo. Herkez evlat daha zor diyor. Yani anne önemsiz mi... Neysee... Bana göre en son kimi kaybettiysen sevdiklerinden en çok ona üzülüyorsun. 2003 te en büyük acım ananemdi... Şimdi annem. Hiç birinin yerine hiç bir şey konmuyor ki.

Sonra bir cafede oturup Umut u sevdik. Maşallah barekallah çok çok çok çoook tatlı bir bebiş....Hep gülermi bir inan yaa... İnsanın içine böyle iyi bir şeylerde var hissiyatı yayıyor. Hani melek derler ya harbiden öyle. Ablamın dediği gibi ömür anca çocukla geçer. Yoksa hergün aynı. Öyle, o meraklı bakışlara ömür verilir valla. Sonra da Umut tan dört ay küçük Arda yı sevmeye diğer arkadaşımı ziyarete gittik . 2 aylıkken görmüştüm pek bir minikti. Ellerimden kayıp gidivercek diye korkarak tutmuştum ilkinde. Maşallah adam olmuş oda. Şimdi dört aylık. Hala minik ama en azından daha bir ele avuca gelmiş. Kirpikleri bile sarı olurmu bir insanın. Ayyy ayyy ayyyy.... İyiki doğurmuşlar valla... İki melek sevdim sayelerinde. Bunlar hep lise arkadaşlarım. Tabi biz biraraya gelince her zamanki gibi vara yoğa güldük. Nasıl iyi geldi anlatamam. Akşam eve dönerkende ufak bir kaza atlattık :( Kortktuk tabi.... Hasarlı kaza canımız sıkıldı tabi....

Ve iş başı... Patron hafta boyunca gelmeyecekti. Bende ofiste tek olcaktım ooo kafamı dinlicektim :)) Patron erkenden dönüverince hayallerim yarım kaldı işe boğuldum resmen.

Neyse çalışayım ben belki cumartesi tatilimi kurtarabilirim patronun elinden :))

5 Kasım 2011 Cumartesi

Bayram

Bayram kelimesi çok fazla geliyor artık hayatımda. Annemsiz eksiğiz. Şükür ki ablam varmış yoksa yalnız mı olacaktım. Çok korkunç... Düşünüyorum da gitgide azalıyor nüfusumuz. Şayet bir gün çoğalmaya başlarsak 3 çocuğum olsun isterim. Başbakan diyor diye değil. El ayak çekilince yalnız kalmasınlar diye. Benden sonra.... İyi anlaşabilen dost kardeşler... Zor tabi bu devirde...

Kader diyoruz. Ne bir saat ileri ne bir saat geri diyoruz. Ama bir avunmuyoruz. Durup durup yani niye böyle olduya dönüyoruz. Şöyle olsaydı böyle olsaydı birlikte şunuda yapsaydık şurayada gitseydik şunu deseydik vs..... Çok eksik kaldık. İçimizde ukde kaldı....

Paşa memleketine gitti. Bayramda yok. O da gitti yani. Hepten bir ıssızlık çöktü sanki şehre. Bayram nasıl bitecek bilemiyorum..... Yakın da beklediğin teklif gelecek diyor. Bu adam beni delirtecek sonunda. Ama zaman vermiyor. Ahh şu borçlar.... Ömrümü yedi ömrümü... Bazen bahane mi acaba diye düşünmüyor değilim. Artık acele etmiyorum. Yani birlikte ödeyelim beraber yapalım diye diye dilimde tüy bitti.... Her çözüm önerim itinayla reddedildi. Artık pes ettim. Pause ta bekliyorum. Diyorum ki artık sadece sözünde durup durmayacağını merak ediyorum. Kendimle ilgili bir şey istiyorsam namerdim diyorum... :))) Taktik tuttu mu.... Tabiki hayır.... Paşa bu yer mi... Yemez...

Bakalım yarın anneme gidicem inşallah. Bu bayramda da hep gidicem. Söylenip söylenip gelicem. Beni bıraktığı için....

3 Kasım 2011 Perşembe

Umut

Geçen haftalarda gidemediğimiz arkadaş ziyaretini nihayet gerçekleştirebildik. Nihayet arkadaşımın bebişini yani Umutu görebildim. Ya rabbim o ne tatlılık. Maşallah Barekallah... nasıl güler yüzlü bir şey. Sürekli gözü parlak şeylerde. Bana bol bol sırıtmasına sebep olan gözlüklerim ilk defa bir işe yaradı doğrusu :))) Maşallah nasılda sıcak kanlı. Tabi biraz da açtı ama hiç ağlamak yok. 8 aylıkmış. dişler yok, emekliyo mu dedim. yatırdılar yere yerden böyle kafasını kaldırıp bize bakıyo sonra dayıyo yüzünü yere bağrıyo ayyyhh nasıl bir şey bu yaaa.... Emekleyemediği için sinir oluyo. Çok tatlı ama ya göbeğinin üstünde yatıyo kollar bacaklar havada :))) Nasıl emeklicen öyle acabaaa :))) Büyümek ne zormuş yahu... Bir insanın işler hale gelmesi zor.... Böyle ellerimizle yürütmeye çalışıyoruz yavrucum parmak uçlarında diyorum balerin gibi pek kibar yürüyo ayyy çok tatlı çoook..... Bende istiyom bende bende bendee...

Ayy böyle gene eski dostlarla hoş ve sıcak bir hafta sonuydu.... Çok iyi geldi valla... İyi olan her şey iyi geliyor zaten....

Sonra kozmetik merakım halen devam ediyor. İnternetten tırnak süsleme makinası sipariş ettim. Kimbilir ne zaman gelecek. Bayrama denk gelmez umarım. Çünkü iş adresimi verdi. Nerden bulcaklar beni bayram bayram....

Sonra ayak detoksuna gittik arkadaşla. böyle ayaklarını sıcak tuzlu su dolu bir leğene sokuyosun ortaya makinaya bağlı bir alet yerleştiriyorlar, el bileğine ve karnınada bir şeyler bağlıyorlar. Suyun rengi 30 dakka kadar bir süre sonra değişmeye başlıyor. Benimki kahverengi oldu. Bu toksinlermiş. Yani toksinlerimiz suya geçmiş oldu ... Hurafede olabilir tabi. Denemiş olduk yapmadık demeyiz. Daha bir seansımız bir masaj bir de makyaj hakkımız var. Bir günde manikür yaptımaya gidicez. Allah ım neler oluyor bana....

Oyalanıyoruz bunlarla işte. Antalya işide yattı. Aman olsun zaten gitsem mi gitmesem mi tereddüt ediyordum iyi oldu.

25 Ekim 2011 Salı

Dejavu

Yeaap ewt dejavu halindeyim.... Kozmetik merakım aldı yürüdü gene.... Paşanın kredi kartına geçiş yaptım. Pause kuralları dahilinde sadece kredi kartıyla görüşüyorum :))) Neyse tonlarca para harcadım cilt bakım ürünlerine. El kremi aldım Neutrogena hani balıkçılar kullanıyormuş onlara bile iyi geliyormuş.... Garnier yüz temizleme jeli ve göz makyaj temizleme sütü.... Ya bu garnier benim için üretilmiş diye düşünüyorum. Diğer markaların en iyisi bile bende sivilce yapıyorken bu harika.... Bir kaç oje vs... Tırnak üzerindeki ojelere baskı yapan makinadan da istedim paşa lafı yapıştırdı.... Sen önce doğru düzgün oje sürmeyi öğrende dedi onu da alırız :))) Haklı galiba ben niye beceremiyoruum... Dün gece defalarca denedim oje sürdüm sildim sürdüm sildim yok olmuyooo.... Anladım ben yetenek işi bu. Ama kafaya koydum başaracağım. Şimdi kafayı bunlarla bozdum.

Bir kaç gün sonra Antalya ya gidicez. Paşanın işleri var, bende onunla gidicem biraz değişiklik olsun. Pause tayız aklımda..... O iş görüşmelerini yapacak bende orlarda takılıcam..... Oooohhh gel keyfim gel. Ama patrondan izini koparabilmem için çook çalışmam gerekiyo çoook.... Şu elimdeki iki projeyi tamamlarsam izni koparırım..... Bakalım bakalım ne olacak.....

23 Ekim 2011 Pazar

Nerde kalmıştık.....

Nerde kalabiliriz hep aynı yerdeyim yerimde sayıyorum :)

Neyse bu cıvık girişi telafi edeyim. Bir kaç gün içerisinde ne kadar çok insan öldü. 24 şehit sonra 3 şehit daha arada bir kaç tane daha.... Yirmili yaşlarda çocuklar.... Çok acı.... Bu günde Van da deprem... Ama benim acımdan fazla gelmiyor hiç bir ölüm acısı.... 99 depreminde o insanların hali günlerce rüyalarıma girmişti. Haberleri izlerken oturup ağlardım. Şimdi haberlere bakıp bakıp anneme yani kendi derdime üzülüyorum. Duyarsızlaşıyor muyum? Onsuzluğa alışamıyorum :(( Ayyh bana kalsa haberde izlemem ya.... Her ölüm haberiyle annem geliyor sadece aklıma....

Hayat bir şekilde devam ediyor. Ölene kadar yaşıcaz sanırım. Paşayla bastığımız pause düğmesi hala basılı. Bunu kendisi istemişti bende kabul etmiştim.... Ama tuşun basılı kalması paşada kısa devre yaptı :) Bana ihtiyacın var, diyo ama benide yanına yanaştırmıyosun diyo. Haklı ona ihtiyacım var, hatta herkeze ihtiyacım var. Ama sırf ihtiyacım var diye kimsenin yanımda olmasını istemiyorum. Ayy çok arabeskim sanırım..... öööf bilmiyorum.... Zaten kafam bi dünya birde onu düşünemicem. Evlenince görecekmişim günümü. Evlenmek dedi, bunu bu kadar abuk bir şekilde söylemesi bi yana, bunu duymak için bunları yaşamam mı lazımdı.... Ayy dedim bana hayatı dar edeceksen hiç zahmet etme. Peehhh.... İçimde yaprak kımılda mıyor....


Şu an şunları yazmamdaki tek amaç pazartesi sendromu. Pazar günleri uyumazsam sanki pazartesi gelmeyecekmiş gibi hissediyorum. Saat duuuur lütfeenn..... Pazartesi sendromu bütün pazar beni strese sokuyor yetmiyormuş gibi birde gece uyutmuyor.

Geçen hafta arkadaşla sinemaya gittik. Çelik Yumruklar. Süperdi yaa.... Aslında başka filme gidecektik ama gittiğimiz yerde yokmuş. Bu filmide görevli kız tavsiye etti. Çok istemeyerek ve çok ön yargılı olarak girdim filem ama harbiden çok beğedim. Küçük oyuncu çocukta ne kadar sevimliydi öyle. Bir ağlama sahnesi var benimde gözlerim doluverdi.... Çok çok çok beğendim şiddetle ısrarla tavsiye ediyorum.... Gidin izleyin.... Tam bir aile filmi... Hem çocuklara hem büyüklere.... Ayy böyle sevinçli coşkulu çıktım sinemadan. Eve gelene kadar yollarda sırıtarak yürüdüm....

Bu arada çalıştığımız firmalardan birinin sahibi bana asılıyo sanırım tabi ben bu kalın kafalılıkla anlamam baya bi zaman aldı.... Normal normal iş konuşurken sesin billur gibi geliyo falan diyo ben telefondan herhalde diye düşünüyorum.... Sonra yemek teklifi gelince anladım çaktım ben durumu :) Amaaan ben dünyada değilim dokunmayın bana. Saçma sapan bu insanlar yaa... Nasıl bakcaz şimdi yüzyüze.... Abuk abuk konuşmalar.... Yok bir de evime yakın bir yerde her gün önünden geçiyorum şimdi karşılaşmamak için yolumu değiştiriyorum.... Sanki nolcaksa da amaan sıkıntı veriyo bana böyle şeyler... ıığğykk... paşaya anlattım çok bozuldu :P kıskandıın mıııı.....

Bu haftada bir arkadaşıma gidicektim çocuk sevmeye, 7 aylık bir oğluşu var daha görmek nasip olmadı.... Faceden fotolarına bakıyorum tam ısırmalık bişi.... Ama birlikte gidiceğimiz arkadaş beni aramadı, bende onu aramadım... Temizlik yaptım bütün gün. Kitap okudum, 1 kadın 1 erkeğin bilmem kaç tane bölümünü bir arada izledim. Çok seviyorum bu diziyi yaa.... Demet Evgar harika bir kadın bayılıyorum. Emre Karayel lede süper bir ikili olmuşlar. Normal kanallarada böyle kaliteli sitcomelar gelse keşke. Böyle mi yazılıyo bu sitcome :P

Bu aralar rejime verdim kendimi. 4 kiloda verdim yani. Ama sanırım bu gün bir kiloyu geri aldım :)) Benim yaptığım rejimden ne olur zaten :)) Neyse.... Bir kaç hafta sonra çoook zayıflıcam ve hemen bütün kıyafetlerimi atıp yerine güzel ciciler alıcam.... Hayaller hayaller... Saçımı boyatıcam. Makyajsız gezmicem. Seneye yazada spora başlıcam :P Planlara gel.... Ben yapçam bunları....

Neyse.... Çenem düştü gene.... Hadi ben kaçtım uykum geldi yaaaa, yarın biiirrrr sürü iş beni bekler.... Saat gene bir oldu.....Mucckkkssss....

8 Ekim 2011 Cumartesi

Anlamsız

Şimdi herşey anlamsız geliyor. Annem varken derdim yokmuş yani o sorunlar o dertlendiklerim çok boşmuş ben abartmışım. Şimdi boş ve anlamsız hayat. Olmuş olmamış bir amacım kalmadı. Artık korkuyorum yaşamaktan. Evlenmekten çocuk sahibi olmaktan, isterdim hep ama şimdi anlamsız geliyor ve korkutuyor. Aynı olmayacak gibi bundan sonra hiç bir şey. Olmadı böyle hiç olmadı. Çok haksızlık bu... Annemi öldüren katilin ehliyetine bile el koymadı bu devlet ve daha öncede bir kazaya karışmıştı o insancıkta 30 yıldır felçli. Daha kaç kişinin canını yakması gerekiyor. Hatırlamıyorum deyip yırtıyor mahkemede. Ne kolay kabulleniyorsunuz. Çok kinliyim madem bu kadar kolay bende araba alıp onu ezicem lime lime edicem. Dünyayı bir pislikten temizlemiş olurum.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Düğün

Dayı oğlunun düğünündeydim hafta sonu. Cümbür cemaat herkez ordaydı. Annem hariç... Hissedildi yokluğu.... Herkez buruktu ama yapçak bir şey yok. Dayı oğlu benle yaşıt. Evlendiği kızı kaç senedir almaya çalışıyo ben artık sayısını unuttum abuk sabuk adetler yüzünden uzadıda uzadı. Ne kadar zorlaştırıyor bu insanlar hayatı. Allah mesut etsin inşallah çok uğraştı almak için. Düğün bitti damada apmadıkları kalmadı gençlerin ben ilk defa ömrümde böyle şeyler görüyorum. Sabah kadar sokmadılar gelini eve gelin arabada bekledi saatlerce. Damat menemen yaptı çorap yıkadı. Ayy o ağır abiden hiç ummazsın ama :))) Onun o halini videoya alcam diye zatüre oluyodum. Şu an her kemiğim ayrı ağrıyor. Koli koli peçete taşıyorum yanımda. Yatıp uyusam çok iyi gelcek akşamı iple çekiyorum. İşte böyle düğünüde atlattık çok şükür. Başka bir etkinlik kalmadı görünürde.

Spor olayını askıya aldım şimdilik. Eve yakın bir salon daha buldum. Hem daha uygun hemde yol problemim olmayacak. Ama çalışanlar bir acayip. Bööyle balonla şişirilmiş gibiler. Tırstım. Kızların saçlar simsiyah dudaklar kıpkırmızı ten bembeyaz vampir gibiler. Yani sırf tipleri yüzünden tereddütte kaldım. Komik ama şimdi gençlerde bir tuhaf ne biliiim maazallah satanist matanisttir... Yerler beni felam maazallah.... Ama ilk baktığımız salon harbi güzel mekan... Bakcaz artık....

Hadi ben çalışayım para kazanayım demi....Bye...

30 Eylül 2011 Cuma

Spor?

Bir ağlıyorum bir gülüyorum. Ama gülüncek bir şey yok aslında. Gülmek beynin bir oyunu gibi bu aralar. Bir süre sonra demek ki bünye sapıtıyor. Kendi kendime kaldığımda aklımdan abzürt bir şey geçiyo bir bakıyorum sırıtıyorum. Sonra annem geliyor aklıma sanki görüyosa beni, bak gülebiliyo dicekmiş gibi, savunmaya geçiyorum hemen aslında gerçekten gülmüyorum diye. Deliriyo muyum acaba. Paşa tam destek.. Bak diyo ben varım hep olucam ne olursak olalım, o cümlesini tamamlayamadan ben başlıyorum gene ağlamaya. Dağıtmam lazım kafamı. İçeyim diyorum böyle gideyim bir sarhoş olayım düşünemicek kadar. Ama o zamanda günah olur rüyamda da göremem artık diye tırsıyorum açıkçası.

Geçen hafta düşündüm düşündüm spora başlamalıyım dedim, ama evde değil. Spor salonunda. Paşayla da konuştum o kadar desteğe ihtiyacım var ki... Herkez aman saçmalama otur evinde çık sokakta yürü derken, o hadi gel dedi şurda bir yer biliyorum gidelim bakalım. Budur yaaa.... Duymak istediğim bu. Gayet lüks bir spor salonu herşey var. Baya bi tuzlu. Üstelik bir hayli uzak hem eve hem işe....Ama ben bayıldım oraya... Biraz düşünelim dedik ayrıldık ordan. Ertesi güne kadar hep kurdum kafamda nasıl giderim, ya bıkarsam, ya zor gelirse, uyum sağlayamazsam, ya rahatsız olursam diğer insanlardan, çekinirsem vs... Ama bir yandan da haftalardır ilk defa hakkaten mutlu oldum içim kıpır kıpır... Yani hakikaten iyi gelecek gibi... Aklıma geldikçe çocuklar gibi heyecanlanıyorum. Aradan bir kaç gün daha geçince karda kışta o yol çekilir mi falan diye düşünmeye de başladım, ama hala istiyorum. Cesaretim kırılmadan kaydolmam lazım. Bakalım bu gün kampanyanında son günü. Az zamanım kaldı yani karar vermek için yoksa şu an ödeyeceğim paranın %30 zamlı halini ödemek durumunda kalıcam.

Yarın dayımın oğlunun düğünü var. Annem çook istemişti orda olmak. Hep beraber olmak vardı şimdi orda. Ne gerek vardı, böyle olmayabilirdi. Hiç hazmedemiyorum. Onu öldüren fink atıyo sokaklarda yeni arabasıyla.... İlahi adaleti bekliyorum...

Böyleyim işte iki normal hayat geçerken aklımdan birde annem geçiyor. Eyvah ki ne eyvah yıllar mı geçecek şimdi onsuz...

Bakalım napıcaz spor olayını akşama kadar vaktim var. İş çıkışı belki kaydolurum.... Bye...

22 Eylül 2011 Perşembe

Selamlar...

Hayat devam ediyor ama ben bir türlü adapte olamıyorum. Yavaş yavaş kendime gelmem lazım artık. İşler birikti. Patron kovacak yakında beni. Üzerimde acayip bir halsizlik var. Hiç bir şey yapasım yok.

Geçen hafta sonu arkadaşıma gittim. Annemi defnettiğimiz gün oğlu doğdu. Onun oğlunun mevlütüne. Çok sevdiğim arkadaşımın bebişide pek bir tatlı. Hiç kıskanmadı bebişini verdi kollarıma doya doya sevdim doğrusu. Ama zorlandım açıkçası bir kıpraşıveriyor kerata sanıyorum elimden kayıp gitçek. Ayy nasıl yüreğimi ağzıma getirdi kaç kere. O kadar minik ve tatlı ki insan yanından ayrılmak istemiyor. Maşallah Barekallah. O uyuyunca eski günleri yadettik. Harbiden çok güzel günlerdi bir daha asla tekrarı olamayacak, bol kahkahalı.... Liseli zamanlarımız.

Ordan çıktım kankimin düğününe gittim. Havalarda erken kararır oldu. Allah tan dolmuş direk gidiyorda bulabildim. Gerçi baya bir uzağında bıraktı nikah salonunun.... Yür yürü yürü süslü pabuçlarla, sokak lambası icat edilmemiş bir mahallede tırsarak. Allah tan insanlar ailecenek kapı önünde çekirdek çitliyorlardı yoksa çok korkunç yani. Ayy ne güzeldi düğün. Annem vefat etti diye sağ olsunlar özel bir ilgi gösterdiler bana ama bu ilgi beni daha çok kederlendirdi. Kankimi öyle gelinlikle görünce duygulanıverdim. Ayy canım yaa ne güzel olmuştu öyle saçı başı.... gelinliğini kendi özel yaptırdı zaten zevkli kız. Prensesler gibiydi. Annemde gelmek istiyordu düğününe :( Nişanına gitmedik diye kızmıştı bana. Düğün çıkışı paşa beni almaya gelecekti. Evine hırsız girmiş :) Hey Allah ım bende ona güvenip geç saate kadar oturdum. O polislerle falan uğraşıyomuş kendin gidiver dedi bana. İyi dedim. Çıktım gene onca yolu süslü pabuçlarımla çakkıdı çakkıdı teptim. Eve geldiğimde ayacıklarımın her bir yeri su toplamıştı. Hala yaralar yani.

Öyle işte aktif bir hafta sonu oldu. Aylar sonra bir şeyler yapmak iyi geldi.

Paşayla aramız limoni. Sağolsun annemin olaylarında çok yardımcı oldu ama ilişki anlamında berbatız. Zaten biz küstük sonra hastane olayları olunca gene ona sığındım. Kimse yokki başka... Ama bir tarafımda ona çok kızgın. Var mısın yok musun belli değil dedim. Her şeyinde yanımdayım diyor. Zor günler bunlar kimden yardım istesem yanımda olur. Çünkü hakikaten sanmıyorum kimse duyarsız kalamaz. Yani öyle düşünüyorumda bilemem. Dedim seninle ilişkimi anneme söylemek isterdim. O da ben söylicektim ama sana güvenemedim dedi . Neyime güvenemediyse.... O biliyordu zaten dedi. Öyle tabi kadın hissediyodu... Ne olacak sonumuz bilemiyorum. Biraz ara verdik. Ben teklif ettim oda itiraz etmedi. Tam con con olduk. İlişkimize ara verdik ne demekse. Neyse iyi geldi bu ara aslında. Çünkü yakın olunca istediğini yapsın istiyor insan beklentileri oluyor... Beklentisi olmayıncada yıpranıyor. Böyle olunca göz görmeyince gönül katlanıyor. Bilmem anlatabildim mi. Dam üstünde saksağan, gel bize bazı bazı...

Böyle bir haleti ruhliye içerisindeyim. Nerden buldum bu küflenmiş kelimeyide bilmem. Eski Türkçe de güzelmiş haa. Haleti ruhliye kibarlığa bak söz öbeğindeki. Ayyh saçmalıyorum gene. Ama ruh halinden daha kibarca değil mi. Tamm tmm kaçtım ben. BYe..

23 Ağustos 2011 Salı

Zor

Annemsiz hayat çok zor. Hep onu düşünüyorum. Sürekli resimlerine videolarına bakıyorum. Ne kadar az çekmişim onu hep yiğenlerime odaklanmışım. Yiğenlerimin bir sürü videosu var onların yanında olan anneciğimin kolu bacağı ve sesi sığmış kameraya. Çocuklar çabucak büyüyor ya o minik sevimli hallerini saklıyayım derken annemi hep unutmuşum. Tek tük anneme odaklandırdığım görüntüler o kadar canımı acıtıyorki. Ben ona bir şey olmaz sanmışım. Hep güvendiğim oymuş meğer. Kolum kanadım kırıldı. Genede şükür diyorum bizi bu yaşa getirdi. Keşke, neden diye başlayan milyon tane cümle geçiyor beynimden. Aciz keşkeler boğazıma düğümleniyor, neden öyle neden böyle şöyle olsaydılar beynimi kemiriyor.

Zaman durmuyor günler, geçti gitti... İki gün sonra kırk ı olacak. Annemsiz kırk gün döndü bu dünya. Bakıyorum da ne yaşlılar ne hastalar var. İnsan düşünmeden edemiyor. Sapasağlam insan daha bir üzülüyorum. Allah ıma bin şükür ablam var, teyzem var. Allah bizi ayırmasın artık. Babam hemen evlenir artık buna dayanamayız, taşıncaz o mahalleden, görmemeyi tercih ediyoruz. Zor, değişiyor herşey, daha da değişecek gibi korkuyorum valla. Asıl o zaman daha bir ağar gelecek gibi. İşte asıl şimdi yaşlandım. Kadın hiç birimizin hayırlı mürüvetini göremedi. Tek torununa hasret gitti. Torunun adı anılınca gözlerinden yaşlar iniverirdi hemen. Doyamadı. Sebep olanlarla öbür dünyada hesaplaşacağıım.

İlk yedi gün ev bayram yeri gibiydi. Bazen annemin öldüğünü bile unutuyordum yıllardır görmediğim insanları görünce, sonra aklıma geliveriyor ve annem burda olsa hepsini bir arada görse nasıl mutlu olurdu diye düşünüyorum. Herkes bir anısını anlatıyor annemle ilgili. tek tek kaydediyorum beynime.

Rüyama girdi bir kaç kez. Mutlu yüzüyle hep. Gülen yüzüyle. Yapraklar döküldü mü diye sordu birinde. Hakkaten o günden sonra yapraklar dökülmeye başladı.

Dİplomamı aldım nihayet. Annem göremedi. Sevinirdi anlamı olmasada, bu diplomayla bir yere varılmasa da... Annem işte yaa... Özlüyorum hemde acayip. Babamı görmeye katlanamıyorum. Ne halt etmeye o kadar hızlı kullandın arabayı diyorum içimden. Ona bir şey olmadı. Sapa sağlam olur mu bir insan. Yanındaki paramparça olurken. İyiyi aldı kötüyü bıraktı Rabbim. Yıllardır kadına yapmadığını bırakmayan bu adam utanmadan annemin parasını da almak için koşturuyor. Annemin baba evinde yaşıyor. Annemin doğduğu mahallede. Kimsin sen, içgüveysi, demek istiyorum. Gücüm olsa evire çevire döverim ama nerde bende o takat. Sınav diyorum hep ALlah anemi kurtarmıştır belki bu adamın elinden. Öyle düşünmeyi tercih ediyoruz. Ama hazmetmek çok zor. Düşünsene bundan sonra annem hiç olmayacak artık. Hiç bir sevincim de.... Bayramdan sonra denize gidecektik beraber :(((

Bu aralar başka muhabbetim yok benim....


17 Temmuz 2011 Pazar

Canım Annem

Annem öldü. Çok feci bir kaza sonucu emniyet kemeri annemi paramparça etti. 3 gün yoğun bakımda kendine geldi tansiyon iyi derken sanki her saat yararımıza her saat biraz daha iyileşiyor gibi geldi ama annecim berat gecesinde beni terketti .... Hep dua ederdim ondan önce beni al diye. Olmadı. Ben bu acıyı yaşadım. Çok çok çok üzgünüm. hepsi babamın suçu. ona hiç bir şey olmadı. her zamanki gibi olan anneme oldu. morg yıkama her işlemle bizzat uğraştım. birader psikopat gibi bir şey oldu bu arada, işlemler sırasında onla birbirimize girdik sürekli sanki az bela varmış gibi başımda. hem bir şeye elini sürmedi hemde arıza çıkardı. Saygısız, ahlaksız, insanlıktan çıkmış.... ben yapayalnız kaldım. Annecim gitti....

7 Temmuz 2011 Perşembe

Bu Bir Uyarı Mı?

Dün ufak çapta bir kaza atlattık... Paşanın araba yamıldı zaten düz bir yeri kalmadı. Bu bir uyarı mı dır acaba :)) Neyseki insana bişi olmadı. Akşam anneme anlatıyorum oda bana bir şey oldu sandı kolunu niye tutuyon diyo :))) bende bişi yok dedim araba yamuldu. Zaten trip ata ata gittimdi paşaya Allah ım yaptıkları yanıına kalmamalı diye düşünürkene güüm ... Şimdi bu bir uyarımı kimi uyardın anlayamadım ki.... Kim haklıydı da kimin aklını aldın arabadan indim dizlerim tutmuyodu. Bir de bir tartışma ki kazadan daha çok tırsıttı beni. Yabancı plakayız diye bizi tatilci sandılar. Yurdum insanı ön yargılı. Yaşlıcana bir teyze ha bizi dövecedi. Şoförden çok o kızdı. Bin arabana git dedi. Zaten suçlusun dedi daha ne bekliyon dedi. Bu kadın cinayet sebebidir. Paşa küp küüp küüp.... Gülcem gülemiyom paşaya trip atmaktan. Napiim hemen gülersem hemen yumuşar ben zaten meyilli offf ooofff.....

Bu gün daha mı serin sanki çok şükür çok şükür. Haftaya izinliyim hoooleeyyyy.... Tatil yapıcam... Çok şükür. Evde olcam gerçi hiç para yok tamda ay sonu ama olsun uyurum bol bol. Yemek yaparım felam. İyi olur yani..... Paşayıda hiç aramam telefonumuda kaparım ne hali varsa görsün. Sİnemaya neyim giderim.

5 Temmuz 2011 Salı

Kuyruk Acısı

Cem Yılmaza gönderme yapmıyorum efenim :)) Bizzat içinde bulunduğum haleti ruhliyem. Bu gün facede gördüm bir zamanlar can ciğer olduğum arkadaşımı. Anlam veremediğim birden soğuklaşan tavırları sonrası bir daha görüşmeyişimizin üstünden 5 yıl geçmiş abbooo..... O arkadaş kendinden yaşça küççük bir beyle flört edermişti o zamanlar. Samimi olduğumuzu düşünürdüm..... Ben o zamanlar paşaya aşıktım, yeni yeni bişiler konuşulur olmuştu. Ben ona paşaya aşkımı anlatırken, o bana anlatmazmış aşkını bilemedim.... Şimdi facede resmini gördüm bebişi olmuş o beyden.... Baktımda vayy anasını dedim bıraktığı yerde otluyorum :)))) Harbiden laaa...... Onca yıl bir arpa boyu yol almamışım. Kafama biri sopayla vursaydı aynı etkiyi yaratır şuan bende. İşim aynı, sevdiğim aynı, evim aynı, hayallerim bile aynı peehhhhh..... Korktum valla böylemi gidecek.... Şarkıdaki gibi böyle gelmiş böööyleee gideceek korkarıım vallaaahhhh.....Kuyruk acısı diye buna denir Cem beyciğiiiim....

Vaahh vaahh vaahhh..... Hafta sonu biraderin nişanı vardı. EVlendi çocuu oldu boşandı bu ikinci eşi..... Millet hokeye dönüyo biz tek taşa kaldık :))) Yeterince açık oldu mu bilemedim pek anlamam hokeyden, dilerim doğru örnek vermişimdir.... Bir yerden diyorum başlasa artık hayat akmaya. Yerimde saymasam daha fazla. Kaderim bumu diye düşünüyorum. Eğer öyleyse çok kurcalamamak lazım, bir de düşünce suçundan cehennem de yanmayalım yani durup dururken ne gerek var.... Anlamadım ki nerde tıkandı kaldı bu yollar. Lan büyü neyim mi yaptılar dicemde kim benle ne uğraşçak yaaaa.... Var bir şeyler ama. Uleeyn bi tane arkadaşım var evleniyo şimdi inanın herkez o bile diyor yani. Düşünün burdaki o bilenin manası sen ona bin basarsın ama arpayı o topluyor sende nalları..... Kıskanarak yazıyorsam şerefsiz olayım. İçimde zerre haset yok sadece anlamaya çalışan bir geveze tospa var.... Ordan kelli halimiz budur....

Yaz kızım gereği düşünüldü.... Yerinde saaaayy Marş!....

Öyle.... Paşa geçen hafta, içinde ex aşkınında bulunduğu bir grup arkadaşıylan tatile gitti. Bende kıyameti koppardım tabi. Ama beni dinler miiii Allah korusun... Bir güzel haşladı beni, ne şekil bir zeytin yağıysa artık beymiz her daim üste çıkmayı başarır, ben zırladım o gitti. Bir de arıyor pişkiiin.... Allah ım nerde yanlış yaptım... Neyse... Öyle işte, arama demeye niye yetmiyor gücüm. Tamam için rahat olsun diye mesaj attım belki aramaz diye amma velakin daha çok aradı. Ondan gelen her telefon beni delirtti resmen. Sınav mı bu anlamıyorum ki... Sınavsa bu senin sınavın deseler ohh be dicem yani salcam çayıra mevlam kayıra. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum ki. Geldi paşamız tatilinden böyle yavru ceylan bambi misali gibi hoplayıp zıplıyo tepemde. Hana şööle bir av tüfengim olsa çat çakacam alnına o derece yani.

Benim çenem bende bu kuyruk acısı varken bitmez. Allah selamet versin ne diyiim... Bye...

24 Haziran 2011 Cuma

Heyyooo.....

Yaww tembel olmuşum ben. Yazmaya yazmaya yazmayı unuttum. Mezun oldum nihayet. Allah ıma bin şükür. Diyorum bundan sonra bana seslenirken adımın önüne Dr. koyaccaksınız. 7 yıl okuduk boru mu :))) Cumartesi pasta eşliğinde ahaliyle kutlamayı düşünüyorum inşallah.

Bu arada bir hayli kilo almıştım ya rejimede başladım. Zayıflıyorum anacım. Aburcuburu çıkardım hayatımdan maşallah. Kahve yok kola yok çukulata yok.... Aramıyorumda çok şükür. Ama dondurma var :))) O kadar aburcubur kadı kızında da olur.

Paşayla çekişmelerimiz itişmelerimiz aynı kıvam etmekte. Bir hafta car car car birbirimizi yiyiyoruz bir hafta muhabbet kuşuyuz :))

Dün arkadaşımın kınasındaydık. Tee liseden aramaz sormaz diye bir hafta önce dedikodusunu yapıp sitem etmiştik. 2 gün sonra kınam var diye aradı. Gitsek mi gitmesek mi diye düşündük hadi gidelim dedik. Ayy görünce ne kadar özlediğimi anladım gözlerim doldu valla. Arkadaşa dedim ben özlemişim kız dedim, o da diyo, bende görünce bir garip oldum..... Ne güzel günlerimiz olmuş meğer ben harbi onları kardeşim gibi bellemişim. Nasıl güzel olmuştu.... Kalktım oynadım bilenek :))) Hiç anlamam halbuki kalabalıkta kaynarız kalkalım dedim. Tam karşımda bir kadın gözlerini dikmiş bana bakıyor, ama ben harbi anlamıyorum, ama bir rahatlık var bu aralar üstümde çok şükür. Kasılıp kalmadım acemi acemide olsa, ayağımda alışık olmadığım topuklularla ellerimle şıkıdık şıkıdık yaptım. Evde çalışmam lazım acık aaaaaa.... Bu yaz pek bereketli maşallah. Dayı oğlu evleniyo ki onlar çok dikkat eder ne giydin nasıl yürüdün nasıl bilem naptın öööff. Bakalım napçez. Kankimde evleniyo. Abim de evleniyor. Diğer kankimin kardeşi de evleniyo. I am alone....

Kuşlar bile yuva yaptı uuyyy ammaan ammaan vayy amman ammaan... bir kuş kadar olamadım uyy ammaann ammaannn, vay ammann ammmann.... Öyle yani bereketli bir yıl. Bakalım bizede nasip olacak mı?

Mezun oldukya şimdi bir boşluğa düştüm sanki. Ne bileyim kendimi bildim bileli bir öğrenim hayatı içindeyim. Yaş kemaale erdi ama hala kopamadım. Bakalım ALES e giricem olmazsa seneye YGS - LYS ... İçimde kalan şey öğretmenlik aslında onu okumadan ölüp gidersem gözlerim açık gidecek. Geçti artık geçmiş olsun diyorlar. Umrumda değil... Bu işin daha iyi diyorlar inanın umrumda değil. Belki ölene kadar deniyeceğim.... Önemli değil....

Borçlarımı ıslah ettim nihayet kredi kartımı temizledim çok şükür. Baş edebileceğim insani rakamlara düşürdüm. Şimdilerde birikim yapmaya başladım Allah ıma bin şükür. Ve bireysel emeklilik düşünüyorum. Bakalım araştırıcam.

Hayatımdaki tek problem paşa bu aralar. Onada söyledim bunu kıyamet koptu tabiki :))) Şimdi yarı küs modunda takılıyoruz. Haksız kendide biliyor... Hıhhh üzüyor beni...

Neyse hayatımda iyi şeyleri çoğaltmaya çalışıyorum. Kendimde iyi olmaya bencilliklerimi kıskançlıklarımı olumlu güzel duygularla değiştirmeye çalışıyorum. Çevremdekileri mutlu etmeye çalışıyorum öğrenicem inşallah daha iyi olabilmeyi.

Bu arada harbi çok sıcak yaaa....... Hadi sizi öptüm anacım sıcaklar izin verirse azcık çalışmam lazım.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Yorgun

Hafta sonu yine evimin şeklini değiştirdim. Ne yorucu bir gündü. Ama istediğim gibi oldu doğrusu, nihayet ruhum huzura erdi gibi. Ama her yerim tutulmuş. Tabi hareketsizlikten oluyor bunlar. Hani Buz Devri filminde bir tembel hayvan varya aynen öyleyim :) Bütün gün oturuyorum töbe töbee... Yani bişi dicem diyemiyorum Allah sağlık vermiş sıhhat vermiş ama kıymetini bilmiyorum.

Mavişin öldüğünü duyunca paşada üzüldü. Harbi çok tatlı bir şeydi çok sıcakkanlıydı. Bambaşkaydı. Kendimi çok suçlu hissediyorum iyi bakamadım mı diye düşünüyorum benim yüzünden mi öldü diye düşünüyorum :((

Bir tane daha mübiş aldık evdeki yalnız kalmasın diye. Evdeki biraz vahşiydi yeni gelen ondan da vahşi. Pek bir minik, pek bir vahşi... O minnacık boyuyla acaip ısırıyor, canavar... Hatta evdeki büyük olan mübişe bile bir gagak atıverdi. Oncağazımda aman bana arkadaş geldi diye sevinirken bir kaç tüyünden oldu, şimdi ayrı kafesteler :) Pirana olcakmış yanlışlıkla mübiş olmuş :) Ama alışabilir gibide geldi çok işim var sanırım onla aman uğraşırım nolcek. Olmazsa vahşi vahşi yaşar gideriz....

Bu sabahki maceramı yazmayı unutmuşum. Dün sabaha kadar çalışınca bu sabahta ayılamayıp geç kaldım tabiki. Uykulu uykulu evden çıkmışım sırtımda kocaman laptop gözlerim yarı kapalı bayırı tırmanıyordum. Komuşunun bahçeli evi var, oraya köpek bağlamışlar şööle kocaman bir çoban köpeği. Ben onu o bana carrlayana kadar farketmedim yukarı tırmanırkene. Hiç yoktu orda öyle bir köpek. Havhavhav Allah ım dedim sana geliyorum, bastım çığlığı valla. O kadar korktum ki Allah senin cezanı vermesin diye bağardığımı hatırlıyorum. Allah tan bağlıymış yoksa o beni yerdi valla. Sanki bahçeye girmeye çalışmışım ben caddeden geçiyodum itoğluit nolcak.... Eyvah eyvahtaki Ata Demirer misali hopladım valla... Eğerki sahibi perdenin arkasından neyim beni gördüyse gülmekten ölmüştür. Sölene sölene yoluma devam ettim hemide öyle içimden felam değil :))) Sahibinin benim o halimi görüp kıskıs güldüğünü düşününce, bende gülmeye başladım. Acaip ayıldım haaa.... Derlerya bi silkin kendine gel aynen öyle oldu :))) Ceryan çarpmışa döndüm...

3 Mayıs 2011 Salı

:((

Dün akşam eve gittiğimde kuşum ölü buldum. Çoook üzgünüm, elime aldım buz gibi... Sevdim konuştum. Yapabileceğim bir şey olsaydı keşke. Oysa daha sabah elime gelmeye çalışıyordu. Anlayamamak ne kötü.

Yokluğumu fırsat bilip odamı düzenimi kendince değiştiren annemle tartıştım. En ufak kağıdı bile tek tek kurcalamış pes yani, pess.... Muhtemelen o esnada odamın kapısını açık bıraktı uzun süre. Kuşta iyice hastalandı tabi.

Keşke gitmeseydim, böyle olmazdı o zaman :(((

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Şimdi oralarda olmak vardı....

Ahh iki gün kaldım Antalyada iş için tabiki. Giderken gitmek istemedim, ordaykende dönmek istemedim. Millet tatil sezonunu açmış. Halim pek bir acayipti. Ben kışlık botlar ve hırkamla birden bikinili insanların arasında kaldım :))) Gülsem mi ağlasam mı.... Topuklularla plaja indim bata çıka... Böyle plaja kadar giden tahtalı bir yol yapmışlar. ama dar tabiki, insanlar bana ordan yürümem için yol verdiler ayağımdaki toopuklulara bakıp bakıp :))) Rezalet ama napiim toplantı diye gittik biz ne biliim böyle lüks bir tatil köyüne düşeceğimi... Ahh biramı alıp sahil kenarında oturmayı o kadar isterdim kii.... Hatta ayak parmağımın ucuylada olsa o tertemiz suya dokunmayı. İçimde ukde kaldı vallahi... Dönerken çok bi duygulandım bir güncük daha kalsam nolurki diye söylene söylene geldim. Gitmesem görmesem daha iyiydi. Buraya bir geldim burda yağmur karanlık soğuk bir hava.... Bööööğğkk.... Göz görmeyince gönül katlanıyormuş bu günkü Pazartesi sendromu her zamankinden daha fazla. Çalma telefon çalma....

Müşterilerde bir arıza. Kendi başına abuk sabuk iş yapmış benim düzeltmemi istiyor. Bana ne yaaa, bana ne. Diyemiyorum tabi.

Yavrucaklarım minik kuşlarım tüylenmiş ben gelesiye kadar. Akşam onlara mama hazırlıcam. Zira o kuşlara yabani derler ama benimkiler elimi gagaklıyacak kadar samimi. Onları ellerimle beslediğimden elimi ne zaman uzatsam yemek var sanıyorlar. Yumurtadan bir mama yapıyorum onlara yem yemez oldular. O mamayı bir veriyorum anında tükeniyor. Onları izlemek çok büyük bir keyif. Yavrularda seslenmiş. Cırk cırk ötüyorlar. Anne kuş üzerlerine yatıyor arada bir yavrular bir gagaklıyor alttan anneyi anne hop diye zıplıyor yerinden :)))

Annem odamı talan etmiş. Kitaplarımı başkalarına dağıtmak üzereyken yetişmişim.... Ne diim ki annem işte :))

Off gelde çalış şimdi. Şimdi orda plajda şööle sımsıcak güneşin altında olmak vardı. Immhh mis gibi misss.... Ühühüühüüü .......

28 Nisan 2011 Perşembe

Ben Anane Oğğlduum





Hoppala dediğinizi duyar gibiyim :))) Eviiit üç tane çocuum oldu.... Bir kaç ay önce tutan yalnızlık krizim sonucu eve bir sürü kuş ve balık aldım. Evime enerjiyi doldurdum yani. Yüce rabbim biz onları sevelim diye yaratmış. Nasipleneyim dedim. Bir muhabbet kuşunu paşa hediye etti.... Ben ayıla bayıla bakınca dur aliim sana dedi. İri kocaman bi muhabbet kuşu hiç öylesini görmemiştim yaa bu kart beyaa dedim çok anlıyom ya. Adam dedi hayır o daha bir aylık cinsi öyle. Harbiden eve götürdüm uçamıyor bile elimde gezdirdim bir hafta :))) O kadar alıştı ki sırnaşık bir şey oldu. Beni görünce çıldırıyo nasıl mutlu ediyor içimi anlatamam :))) Sonra içim sıkılmaya başladı ya ben işe gidince bu hayvan yalnız kalıyor diye. Yanına bi arkadaş alayım dedim. Bende tuttum en yabani kuşu aldım geldim :))) Biri elimden inmiyo diğer yem değiştirirken kendini sağa sola çarpıyo.

Başladım bir kere durur muyum. Hint bülbülleri var minicik. Harbi minicik ama, süs gibi. ondan aldım bir çift. Araştırdım çabuk ürüyorlarmış. Hasır yuva ve yuva kılı aldım. Yuva yapmalarını izlemek mükemmeldi :))) Belgesel benim evimde :)))) Sonra yumurtalar geldi bir iki üüç .... Harika yahu... Nöbetleşe yumurtanın üzerinde yattılar evdeyken hep onları izler oldum :))) Ve bu sabahh üç tane yavru çıkmış yumurtadan. Minicik kel tavuk :)))) O kadar küçüklerki... Dilerim iyi bakarlar yoksa şırıngayla felam beslenemeyecek kadar küçükler. Anası tutuyo kanadından öbür tarafa koyuveriyo :))) Ben dokunmaya korkarım kopacak diye :)))

İki gün şehir dışına gidiyorum. Aahh tamda zamanı yavruların büyümesini izlemek varken .... Neyse yapçak bişi yok. Tek korkum yavruların yuvadan düşmesi ara ara oluyormuş... Ben yokken olmaz inşallah. Annem anahtarı ver bakayım dedi. O da pek inatçı salma derim salar örtme derim örter. İki kuşumu kaçırmıştı öyle. Hemde konuşan evcil. Bunlarıda kaçırır diye ödüm kopuyo. Balıklar var sonra... Onlarada tatil yemi aldım.

Hayatımı cıvıl cıvıl yapan bir sürü güzellik var evimde. İyikide varlar bee... :))) Cıvıl cıvıl kalınız efenim....

1 Nisan 2011 Cuma

Huzursuz İnsan Oğlu :)

Yarın sınav var. AOF ömrümü yedi bu okul yahu. Hayır bir işede yaramayacak :))) Başladık bitirelim diye çabalıyoruz işte... Her sınav öncesi olduğu gibi işlerde full çakılı. Yok ben alıştımda benden çok patron stres yaptı ilşleri yetiştiremicem diye :))) Sanki ucunda ölüm var yaaww.... Ben hallederiz dedikçe o bakışlarını belertip yüzünü bir tuhaf şekle sokup "sen mi halletcen" der gibi bakışı yok mu öldürüyor beni :))) eskiden pek kızardımda artık içimden yürü len diyorum gülüp geçiyorum.

Garibiz vesselam.

Teyze olduum. Bir kaç ay sonra duble teyze olucam. Arkadaşımın bebişi oldu henüz göremedik şehir farkından dolayı elbet görürüz. Yakında da diğer arkadaşım anne olcak ve ben duble teyze olucam :)) O yakında bari onu gider severim. Diyorum kapıdan kov bacadan girerim :))) Uzaktaki arkadaşım pek bi memnuniyetsiz ya da nazar deymesin diye bize öyle aksettiriyor... Eğer öyleyse samimi olmadığını düüşünürüm. Evlendi kız nasıl gidiyor mutlu musun diyom, evlilik çok zor diyo, araba aldı hayırlı olsun kardeş diyom, çok borcu var diyo, çocuğu oldu napiyo kereta diyom başımı ağrıttı diyo bu ne laaa :)))) Allah ın sunduğu lütuflara memnun olmak gerekir. Bunlar güzel şeyler çok şükür :))

Bazen benim hormonlarda çocuk çocuk diye tuturuyor paşaya o gün gün boyu bozuk atıyorum.. Garibim hiç anlamıyor bilmiyor niye aksileştiğimi. Hatta beni manyak sanıyormuş öyle diyor :))) Arızalısın diyor bir öylesin bir böylesin diyor :))) Nedenini bi ben biliyorum.... Bazen hayatımda olduğu için çok şükrediyorum kaza haberi falan okuyunca ölüm geliyor aklıma her şeyi bırakıp tüm hırslarımı sevgimle yaklaşıyorum, bazende o niye öyle, bu niye böyle, yok buna yan baktı, gelmedi, aramadı, gitmedi, unuttu takılıp tabi canavara dönüşüyorum :))) ee tabi iki ruh hali arasında uçurum var. Ben arızalı değilim hormonlar arızalı :)))

Böyle bakalım bu günde yoğun bir gün. işlerin bir kısmını halettim çok şükür. Kendime ödül olarak en sevdiğim şeyi ısmarladım. kumpir. Yedim şişmanladım pişmanım ama bi tane daha olsa gene yerim :)))) Nolcak benim bu halim bilemiyorum.... Göbeğim o kadar büyüdü ki... Bir fil yavrusu kadar oldum valla şişe şişe.... Sınavdan sonra spor + diyet bekle beni geliciim .... :))) Karnım doydu yaa hemen diyet planı :)))

6 Mart 2011 Pazar

Issız Pazar Günü

Pazar pazar oturmuş duygusal filmlerle ruhumu perişan ediyorum. Arka arkaya iki dram fena çarptı beni. Hafta sonuna işlerden arınmış olarak girmek vardı. Huzurlu bir pazar fena olmazdı. Pazartesi toplantı salı ondanda büyük toplantı var. Toplantılar haricinde yetişecek iki büyük iş var hatta üç. Allah ım bana güç ver diye dua eder oldum yatıp kalkıp. Bu kadar yoğunluğun arasında yaşıyor muyum bilmiyorum valla. Sanki ben sadece o işleri yapmak için varım. Geçen bu karmaşada atlamış olduğum tonlarca ayrıntıdan bir tanesi ayağıma fena halde dolaştı. İşimden olma korkusu yaşadım. İşim hayatımın o kadar büyük bir kısmına sinmiş ki işimden olursam hurda olacağımı sandım. Allah yardım etti diyeyim. İşler gene düzeldi. Çok şükür sihirli bir değnek var tepemde sanki son noktada tamam bittim derken tutup çıkarıyor beni. Bugün pazartesiye hazırlık yapmam gerekiyordu. Odamdan dışarı adım atmadan akşamı yaptım. Perdem kapalı yokmuşum gibi kandırıyorum işlerimi. Neyse daha fazla kör ebe oynamadan şu işleri bitireyim.

Geçen paşayla yemeğe gittik. İyi geldi doğrusu gerçi susmayan telefonları yüzünden pek muhabbet edemedik ama neyse. Yeni iş arkadaşı onu sıkmaaya başlamış.... İçimden derin bir oooh be dedim :)) Kadın fena halde dedikoducu. Ertesi gün yemeğe gittiğimizi duymayan kalmamış . Böyle mahalle karısı gibi hiç hoş değil yaaa. Alakasız biri eee nooldu yemeğe gitmişsiniz deyince tüylerim diken diken oldu. Çok itici bir durummuş ilk defa başıma geldiğine şahit oldum. Ben olmayınca insanlar beni unutuyor sanardım :))) Görmezden duymazdan geliyorum o kadını. Ooommmm......... Pozitif enerji içeri, negatif enerji dışarı....

Neyse ben işlerimi bitireyim....

25 Şubat 2011 Cuma

Nil in Kelebekleri :)))

Bu aralar bir miskinlik var üstümde. Gene elimdeki işler sakız olmakta. Bir türlü bitirdim deyip teslim edemiyorum işleri. Her akşam bu günde bitiremedim düşüncesinin ezikliğini yaşar oldum gene. Halbuki benim için kolay ama niye böyleyim çözemiyorum. Ne hoş yaa ben kendimi daha çözemiyorum :)))))

Geçen Nil Karaibrahimgil in kitabını gördüm. Tanıtım yazısına bayıldım resmen. Köşe yazıların derleyip kitap yapmış. Ben Nil Karaibahimgil i pek severim. Çıtı pıtı çok cici bir kız .... Hani insan böyle yanaklarından makas alası gelir ya, işte öyle bir hissiyat uyandırır bende. Kitabının kapağınada resmini koymuş şeker şeker gülüyor. Dedim alayım ben bunu. Dün iş çıkışı koşa koşa gittim kitapçıya. O kadar çok kitap var ki raflarda iki üç tur attım görürmüyüm diye. Sonra görevliye Nil'in Kelebekleri varmı dedim. Adam hiç bişi anlamadı :))))) Kendimi başka dilde konuşuyor muşum gibi hissettim. Nil Karaibrahimgil hani şarkıcı var ya dedim. Adam haaaa dedi. :))) Bir Gülse Birselin kitabını bu kadar sevinçle almıştım birde bu. Gülse Birselin kitabını da ayrıca tavsiye ederim. Otobüslerde kahkaha atmama sebep olup insanların bana dik dik bakmasına sebep olan kitap :)))) Bana göre ikiside çok eylenceli insanlar. Yazdıkları söyledikleri çok sempatik.

Nil in Kelebekleri nin bir özelliği daha var. Kitabı okuyosun http://www.nilinkelebekleri.com a giriyosun. Hangi yazıyı en çok sevdiysen o yazının ağacına oy veriyosun. Ağaç büyüyor. En çok büyüyen ağaç için Nil Karaibrahimgil gidip bir ağaç dikicekmiş. Çok cici bir düşünce :)))) Kitabı bitimek için sabırsızlanıyorum.


Sonra paşanın bahsedip durduğu Mevlana nın kitaplarını aldım. Başımın etini yiyiyor sen cahilsin bilmiyorsun okumuyorsun diye. Alıyorumda çok ne bilimm iyi hoş ama... Neyse okumadan pek bişi söylemiim. Gelişim haşette gibi. İnsanın kaçası geliyo o kalın kitabı görünce :D Bu sabahta onu tartıştık. O zamanda dedim kolaydır herhalde o mevkiye ulaşmak. Şimdiki gibi zor değildir yani dimi. Düşünsenize teknoloji yok tv yok. Al eline kitabı oku. DÜşüne düşüne sonunda bişiler yazarsın elbet :D Tamam tamam abarttımm daha okumadım sağdan soldan duyduğum iki üç hikaye dışında Mevlana yı tanıyorum diyemem. Varki bir hikmeti bu güne kadar gelmiş. Dünya şairleri bile ondan esinlenirmiş. Yani aslında bazı laflarına bakıyorum bizim düşündüğümüz şeyler aslında. Sadece biz yazmaya değer bulmamışız. Ona vakit ayırmamışız. Kafiye uydurmamışız. Aklın yolu bir derler ya.

Ayy neyse ben kaçiim şekerler. Öfff içimdende çalışmak gelmiyor ammaaa ekmeği haketmek lazım. Hadi ben kaçtım byy....

22 Şubat 2011 Salı

Çav Bella Çav Bella Çav Çav....

Çocukken ablamlardan duyduğum bir şarkı. Yine o dönem yasaklandığını duyduğum şarkı. Yıllar sonra gitar kursunda çalarken la bizi tutuklamasalar bari diye içime ürperti veren şarkı, şimdi dünyayı bir kez daha değiştirmeye gelen şarkı. Ben böyle toplumları ardına katıp bağnaz inançları kıran bu uğurda sonuna kadar giden insanlara hayranım doğrusu. O nasıl mangal gibi bir yürektir. Çok zor bir şey bu. Bu uğurda çok insanda büyük çileler çekmiş yani her babayiğidin harcı değil.

Gerçi her akımın bir kahramanı bir başı vardır ama şu an mısırdaki , bingazideki galyanın başı kim bilmiyorum. Che nin elleri hala zalimlerin yakasında sanki, kestilerde kurtulamadılar.... Türkiye de böyle değişti. Böyle geldi Cumhuriyet. Atatürk ten sonra pek Atatürk ün zamanı gibi olamasa da.... Hatta biz o zamandan geriye gitmeye başladık gibi. Dilerim ordaki halkada Atatürk gibi bir önder nasip olur. Ve onlarda aydınlığa çıkarlar.

25 bin Türk varmış bingazide oooo.... Hepsini Türkiye ye getirceklermiş. Zaten zor sığıyoruz. Burdaki yabancılarıda oraya yollayalım o zaman :))) Özellikle rus hatunları ;) Hürremi :))

Bu aralar ne zaman tv ile karşılaşsam haber var. Geçen gecede bir adam karısını öldürmüş. Hayvan herif. Kızı canlı yayındaydı. Onu izlerken uyumuşum. Rüyalarımı tahmin edersiniz artık. Sabaha kadar katille boğuştum. Kan ter içinde yorgun bitkin uyandım. Bir haftadır dudağımın uçukları geçmiyor. İnsan yatarken komik bir şeyler izlemeli. Asla haber değil.

İşe yeni biri başladı. Daha yeni ama beni hesaba çekiyor. Dün bottun bu gün koktun derler adama... Aslında çok şanslı çok iyi paraya başladı. İstihbarat sağlam yerden. Kimse bu kadar iyi ücretle başlamamıştı bu güne kadar. Şaşırdım. Şahsen ben 4. yılımın sonunda kavga döğüş çıkarmıştım maaşımı o kadara. Çoğu kimse ona ulaşamadı bile. Ben biraz adaletsiz buldum. Gençliğimde asla hak yedirmezdim amma sonra gördümki bir şeye yaramıyor şimdi sallamıyorum. Görmezden geliyorum. ben niye uğraşayım yaa...

Şehrime nostaljik tramvay hattı geliyor. hehehe isme bak Nostaljik Tramvay Hattı. Sırf isminden etkilendiğim için bitince gidip binicem. Nostalji olsun diye :)))) uleyn derme çatma bişi yapmayın çok kalabalığız iki günde kırarız biz onu valla. Hakkaten bu şehir çok kalabalıklaştı. Eskiden bomboş caddeler olurdu şimdi heryer tıklım tıklım. Özellikle merkez. Akşam işten eve gidene kadar birine sürtünmeden yürümen imkansız :))) bu kadar kalabalık ve kimse birbirini tanımıyor yada ben hiçbirini tanımıyorum :))

17 Şubat 2011 Perşembe

Offf

Bu gün çok kötü bir gün. Offf kii ne off.. 3 adet fatura muhasebeye gitmemiş usulsüzlük kesilcekmiş. Ve incelemeye girecekmişiz. Hepsi benim hatam da nasıl oldu bu.Öliim ben yaa.... Dedim neyse ceza tutarı neyse ben ödiyeyim... İçimden geçen Allah rızası için sen konuşma neyim var neyim yoksa vereyim ........ Kesin maaşımdan dedim. Fakir ama gururlu bir çalışan olarak. Patron kabul etmedi niye etmedi o beni kemirmek için fırsat buldu ya ondan. Böyle insanlarada uyuz oluyorum parayla telafisi olacak bir şey için insanın içini çürütürler. Parayı verip kurtulmak istersin kabul etmezler. Amaç ezmek. Hakkaten ölmek istiyorum .... Yani şuan ölmek için çok uygun.... Ay bitmez bu mevzuu altı ay dinlerim artık.

Zaten dünde paşayla tartıştık valla şuanki olayın şokundan dün niye tartıştığımızı unuttum.... Sahi bak aklıma geldi beni tam 1 saat arabada bekletti. Köpeği bıraksalar itfaiye çağarırlar. Dellendim tabi. Sonrada suratım niye beş karışmış. Tabi bu soru karşısında şeytan diyorkii ile beynimden geçen cümlelerin sonunu varın siz doldurun.

Eve gidip yorganımın altında kaybolmayı istiyorum :(((

13 Şubat 2011 Pazar

Yook Bööle Dans Beaaa....

Ayy o jüriye o gıcık kadını kim seçti bilemiyorum. Türkçe konuşma çabasıda içler acısı. Benim İngilizce konuşamam gibi :)) Zor bir iş bu dans olayları.... Ama herhalde bunların bir temeli vardır yaa. DÜşünsenize benim gibi bir takozu öyle havaya atacaklarda sonra kaçışmayacaklar, tepelerin düşmiim diye :))) Kızlarda maşşallah tüy gibiler zaten. Uçuşup duruyorlar. Bu Eda Taşpınar ikoncan dı dimi... Kahretsin Azra kazancak gibi.... Pascal kazansın banane.... Azra ya yani Yüce Rabbim vermişte vermiş yaani... Boy vermiş pos vermiş, güzellik vermiş şans vermişş..... Gözümüz yok desem asıl o zaman çarpılırım :))) Bu yese yese kilo almaz boya göre dağalır gider. Biz böyle bodur olduğumuza enlemesine gidiyoz bakalım :))) Bu aralar kilo iyice aldı başını gidiyor. Bundan sebep aşırı kompleks yapmış durumdayım. Haftalardırda Azra ya takmış durumdayım :))) Bu ne yaa, bu ne yaaa.... diyesi geliyo insanın :))))

Aaa dedikodu yaparken kimin kazandığını duyamadım... İşe bak helee.... Tüüh Azra kazanmış... Hıhhh... Yaa Pascal kazansaydı keşkee....

Aferim Acun a hayırlı bir işe vesile oluyor. Vefalı ayrıca .... Boşanmış mıydı o bak sen hayırsıza.... Aklıma geldi şimdi.

Kankimin nişanı var haftaya. Gitsem mi gitmesem mi....Zaten kompleksteyim kimsenin aşırı mutluluğunu kaldıramıciimmm .... ;) Kötüyüm ben kötüyüm kötüyümm..... :))) Sanırım bir gidip görünmem lazım ühühüü.... Kalbim sıkışmaya başladı.... Ben asosyal bir insanım artı çok kilo aldım insanların ilk lafı aa sen çok kilo almışın olcak çünkü en son gördüklerinde 15 kiilo eksiktim :'(((( Allah ım ne olduda böyle fil yavrusu gibi oldum bilemiyorum ...... Filcik....

Ayy yarında sevgililer günü arkadaş hatırlatmasa iyi olurdu ama neyyse... Paşa mı, nerdee. O anca danalar günü olsa onu kutlar ..... Kaderimlen başbaşa acısıyla datlusuyla bir yılı daha sevgüsüz geçirdim. Allah her şeyin hayırlısını versin diyelim demi ama. Haberler eşini doğrayan adamlarla dolu. Maazallah istemekten korkuyor insan. Amaaan yatiim ben iyiki uyumak var yani yoksa bu beynimiz hiç susmucak herhalde.. Bır bır bır yedi beni. Ben anlıyom aslında neden yalnızım insan kendini bile kendinden bıktırırsa düşünki başkasına ne yapmaz :))))

Geçen hafta içim çok sıkıldı böyle bir garip ruh hali içinde üzgün ağlamaklı bir hoştum yani.... Hafta sonuna doğru dedim hayrı alamet değil ben acık sağa sola sarkiim dışarlara çıkıiim hava aliim dedim. Herkez planını yapmış tabe gene ablamın başına kaldım :))) O da kafayı dualarla bozmuş durumda içim sıkılınca dua edecekmişim. Yaa tamam bende inançlıyım ama .... Gerçi çok faydası oluyor inkarda edemem ama bazende insanın kendini ona yöneltmesi zor oluyor .... Off yyatiim ben çenem düştü gene....

Sevgililer gününüz kutlu olsun anacıım.... Bayyy.....

7 Şubat 2011 Pazartesi

Hüzün...

Pazar uzun yıllardan sonra akraba ziyaretine çıktım. Hayırlı bir sebepten değil cenaze mevlüdü için :(( Tabi ben onca yıldır gitmemiş oluşumun verdiği dillendirmeye utandığım bir özlemle gittim aslında. Kuzenlere uzun uzun sarıldım. Aptal saptal mevzularla küstüğüm şehir... Bir sürü çocuk :)) Eskiden ablamlalarımız bir odaya kapanır fısır fısır konuşurlardı bizide içeri almazlardı şimdi bayrak onların çocuklarına geçmiş gibi. Biraz büyük olanlar bir odada küçükler onların olduğu odaya sızma peşinde :)) Çocuklara bayılıyorum bir cenaze evindeyiz ama onlar olmasa orası çok daha kasvetli olur. Eve neşe katıyorlar. Herhangi bir şey yapmalarına gerek yok onlara bakınca içiniz aydınlanıyor. Mesela küçük olanları ilk defa görmeme rağmen hani kan çekiyor derler ya biri omzumda biri paçamda :))) Canlarım yaaa.... Ben bu mesleği bırakıp çocuk bakıcılığı felam mı yapsam acaba :))))

Bir çocukken gitmişim oralara birde şimdi , bunca yıl aradan sonra, yaşlı başlı nineler aa falancanın kızı diye şıp diye tanıdı beni... Yemin ediyorum şok geçirdim. Bu kadar mı çok benziyor muşum babaya. Beni çocukken kızdırırlardı babasına benziyo diye ama şaka dediklerini düşünürdüm meğersem gerçekmiş inandım valla.

Başta herkez daha iyiceneydi sonra tam çıkışta kuzen ağlamaya başladı onu öyle görünce tarumar oldum resmen. Ben pek o ruha giremedim çocuklarla haşır neşir olurken..... Ama çıkışta öyle içli içli ağlarken görünce :((( Ne zor anneyi kaybetmek... Bize felçli olduğu için hani zaten kendinide bilmediğinden beklenen bir son gibi gelsede öyle olmadığını gördüm. Hiç bir şeye benzemez... En korktuğum şey her zaman derim önce beni alsın.....

Çoğu kişi beni ablam zannetti. Oymuşum gibi konuşan onun adıyla seslenen çok oldu. Bense bir çoğunu ilk defa görüyomuşum gibi boş boş baka baka dolaştım. Çook kalabalıktı. Tüm sülale.... Küstüğüm sülale....

Biraz hüzünlü, biraz şamatalı bir hafta sonuydu.... Hadi ben gene işime bakiim bari...

4 Şubat 2011 Cuma

Sütten Çıkmış Ak Kaşıklar.....

Defnecik öldü gitti. MSN ime üzgün bir ifade koydum arkadaş diyor ki Başın sağolsun yakının mıydı. Yakınım olmayan insanlarıda sevebiliyorum diye yazdım. Amma da çok ahlak kumkuması varmış. Gazteler mazteler wayy anasını en ahlaksız Defne, herkez sütten çıkmış ak kaşık. Hıncal Uluç ta hemen bir yazı döşenmiş. Laap diye oturdu gündeme. Su testisi su yolunda kırılırmış. Evli ve çocuklu bir bayan sırf aşk yapmak için birileriyle birlikte olamazmış... Dubbss.... Erkeklerin sürekli yediği bir nane bu... Defne iyi yapmış demiyorum ama yapmışsa da bu kimseyi ilgilendirmez. Ayy bana noluyosa birden Defne yi savunasım geldi... Hıncal uluca da bir mail döşeniverdim.... Tazminat davası açmaz umarım :)) Aman canıııım nerden bulcek beni :))

Bu paşada beni öldürcek. O kızz hep onla iş gezmelerinde. Bu nasıl işse artık hep geziyorlar.... Ühühühüüü..... Hıncal Uluç benim paşayı görse bide dudağı uçuklar adamın vallaa :))) Harbi diyorum iyiki meşhur değiliz yani. Düşünsene her gün basın açıklaması yapmak zorunda kalırdım :)))) "Biz konuştuk sadece arkadaşlarmış. Biz profesyoneliz... " :P Ne demekse artık... Heheheee.... Ayyy dizi oyuncularının eşlerinin işi hepten zor. Öpüşüyolar koklaşıyolar.... Adam demez mi bana gelince hep başın ağrıyo :))) Allah tan biz gözümüzle görmüyoruz yediği naneleri. Düşünce gücüyle yaptığımız empati bile beni bu kadar paralıyorsa maazallah....

Bu aralar paşaya kurulmaktan çalışamaz oldum... İçimden gelmiyor.... Bilgisayarla bakışıp duruyorum ama klavyeye dokunmak istemiyorum. Ne kadar zor ben kendime söz geçiremezken patronun beni yönetmeye çalışması ...

Çalışmaya çalışayım ben biraz daha.... Bende çene bitmez. Hep lak lak yapiim ben :))

2 Şubat 2011 Çarşamba

Defne Joy Foster :(((

Mutlu bir çocuk yetiştirebilecek neşeli bir insandı :((




Çılgın....

Alakasız bir sitede haberi görünce hadi canım dedim... Bu ne ciddiyetsiz bir site dedim. Hemen gazatevatana girdim şok oldum. Cıvıl cıvıldı. Yok Böyle Dansta valla o hırsı mırsı jüriye laf sokması .... Vay anasını yaa... Küçücük çocuk kaldı geride. Çok üzüldüm valla çook... İçim acıdı yazık yaa.... Allah rahmet eylesin.... :(((

Beyaz vicdan azabı çekecek gibime geliyor onun programına konuk olmak istemişti Beyaz da onu bozmuştu......

30 Ocak 2011 Pazar

House M.D.

Ahh nerde böyle House gibi adamlar. Hem sempatik hem akıllı. Bakışları muzurluk dolu. Herşey Housa bağlı. 10 tane doktor 1 House etmiyor :)) Efsane olduğunu biliyorum ama gerçek olsa kesin gidip yanyana bir fotoğraf çektirirdim. Pazar sabahına house izleyer başladım ki beynimdeki paşa tramvasını o giderebilir sadece.


Paşa o gün işten geç bir saatte dönmüş. Kızın ailem merak eder deyip evine dönmüş olacağını düşünüyordum. Hiç aramadım hatta telefonu kendimden iki oda uzakta tuttum. Keza geçmişte çok suç üstü yapmışlığım var bir işe yaramıyor. Tecrübe konuşuyor. Beni geceye doğru arayıp arayıp X i evine bıraktım dedi. Saçlarımın tam uyumaya çeyrek kala diken diken olması bundan sebeptir... Bir kahvede ikram etmiştir artık diyesim geldide dilimin ucunda tutuverdim. Hırrrr..... Neyyse yattım uyudum sabah tesadüf mü diim ne diim tam karşımda kız. Noo noo nooo dinlemek duymak istemiyorum. İki elimle kulaklarımı kapayıp bağara bağara şarkı söylemek istiyorum. Neyseki bir şey söyleme gereği duymadan yanımdan seyirtip gitti. Artisstt..... Ama yinede biliyorum sorun bende benim beynimde. House gel al o bölmeyi pleasee...


İyi haberlerde var tabi dişimin kanal tedavisi bitti. Ve hiç korktuğum kadar acımadı ve en süperi iğne diye bir şey yoktu :D İğneden korktuğumu daha ilk karşılaşmamızda laf arasında söylemiştim doktora. Peki bunu nasıl başardı bu adam :))) İşin ehli işte. Ve siyah dolgu yerini beyaz kaplamayla değiştirdi. Evdekilere gösteriyorum bana arkadaki siyah eski dolgulu dişimi söylüyorlar :))) Adam süper iş yapmış yani farkedilmiyor bile. Ve o korkunç ağrıdan kurtulmak paha biçilemez. Şimdi sadece iki dolgu kaldı. Bir cesaret daha gösterip onlar içinde gitmeli.


Yapılcak çok iş var kaybolan ehliyetimi çıkarttırmalıyım, paso almam lazım ve bir kursa gidip insan içine karışmam lazım. Spor yapmam lazım.

Az önce biri aradı ingilizce konuştu. İngilizce biliyormusun diye sordu ingilizce olarak. Anlıyorum ama konuşamıyorum dicektim ki adamında Türkçe bilmediğini farkettim :))) Allah Allaah... Adam soruyor yöneticiyle görüşebilir miyim. Şimdi nasıl anlatmalı yönetici şehir dışında. Öööyle gözüne ışık tutulmuş tavşan misali kaldım. Oooo okeey okeey babayyy dedi kapadı :)))) Kesinlikle içinden moron demiştir. Ben keklendiğimi birinin benle alay ettiğini sandım ilk başta o yüzden çokta ciddiye almadım ama ba bayy deyip kapatınca harbi yabancı biri aradı galiba diye düşünmeye başladım bilemiyorum şüpheli.... Adama nerden arıyorsunuz diyorum anlamıyor. İngilizcesi ne la bunun diye düşünürken aklıma where are you from geliyor. Yok laa bu nerelisin gibi bişi. Hay Allah karizma yerle yeksan. Ben bunları beynimde evirip çevirirkene adam kapadı :))) Kurs diyodumya ihtiyacım olanı buldum sanırım İngilizce kursu :)))

28 Ocak 2011 Cuma

Kıskanç

Eğer bu bir hastalıksa ben kıskançlık hastasıyım :( Paşa yeni iş arkadaşıyla fazla samimi... Eskiden böyle durumlarda ilk kurşunu sıkan ben olurdum tartışmalarda, ama hep en çok hırpalanan ben oldum. Bu kez peşinen uyardım beni onunla kıskandırmaya kalkma diye. Çünkü bu kez oyuna gelmemeye kararlıydım, ama nedir bu cayır cayır yanan şey onu çözemedim. Niye iş seyahatine çıktıklarında gözlerimden sapır sapır dökülüyor bu damlalar, ahh ben bu hisle baş edemiyorum. Kimse buna deymez hele o hiç deymez biliyorum ama... Neyse... Kendi kendimi gaza getirmekte üstüme yok... Durup durup demleniyorum. Kendimle baş edemiyorum. Bırak diyorum kendi kendime sana hayrı olmayanın başkasına da hayrı olmaz nasılsa. Çok iyi insanmış gibi haller hepsi geçici nasılsa. Bakalım görelim. Kızda kuyruk gibi ne zaman görsem yanında :( Hırrrr...... Neyse, ne haliniz varsa görün. Üstelik dul... Kendisi bekar olduğunu iddia ediyor o ayrı. Ne değişik kavram anlayışı. Normal şartlarda kadın haklarını savunurum ama paşanın yanına yanaşan kadınlara düşman oluyorum. Niye ben böleyim yaaa.... Alın paşayı götürün, kurtarın beni yaaa.....

Bu gün beraber şehir dışına çıkmışlar. İŞ için. İŞŞ... Hişşş....

Çalışiim ben bende İŞime bakayım.

25 Ocak 2011 Salı

Psikopat Müşteri

Zaman geçiyor... Ocak bitti bile. İşler hala yoğun maşallah diyelim ama perişan olduk beaa.... Gece gündüz çalışıp yetiştiremiyoruz. Laptopu eve işe taşımaktan kambur kalacam :))) Çok şükür çoook....

Günün olayı psikopat müşteriydi. Adamla geçen yıl çalışmıltık bir tanıtım hazırlamıştık. Adam kuş hastası. Yok yok öyle böyle değil kuş peşinde ülke ülke dolaşıyor. İngiltere belçika :P Harbi diyorum sıyırmış.... Dükkana girmesiyle başlıyor anlatmaya, nasıl gidiyor dediğine pişman ediyor adamı. Bütün hayat hikayesini en yüksek sesten anlatıyor. Arada müdahale edip sözünü -balla- kesmek istesekte bizi duymuyor. Aynen devam amcam.... Ben bişi farkettim bu gün, hipnoz yeteneği var amcanın o kadar kesintisiz konuşma ve pazarlıkların ardından ben adama ilk ne dediğimi unutuyorum. Adama olmaz yapamayız yoğunuz derken adam işi bize kakaladı gitti. Beleşçi tayfasından. Varya bişi söyliyeyim mi nerde böyle kalantor abiler hepsi böyle avantacı. Eee öyle oluyormuş bu işler. Küçük esnaf daha delikanlı tabi belli olmaz da bu işler garip yahu. Ne bileyim bakkala gidip bir ekmek alsan parasını vermeden alamıyon dimi. Burda başka şeyler dicedim ama unuttum şimdi yarın gene gelcek gene kızarsam aklıma gelir belki. Patronda adama çok bilendi. Ama ses etmedi. O gidince bana çemkirdi :)) Tartışmasın çirkef müşteriyle diye bu gece adamın işini bitirmem lazım. Sabahta teslim eder ipleri keserim. Başarabilecek miyim acaba. Rest çekeyim diyorum... Elimde paralanmaz umarım :))

Oooof uykum var, işim var, kitap okuyasım var herşeyi aynı anda yapasım var. Oooof ne huzursuz bir ruhum var :))) Kendimle başedemiyorum. Neyse ben hepsinden biraz biraz yapiim bari. Şimdi biraz uyiiim sonra kalkar biraz çalışırım...

Osmaan ne tatlısın sen yaaaa....Cemile balıkçıyla evlensin evliya gibi adam bee, carolinde alinin başını yesin :))) Türkanı oynayan kız ne kadar güzel hiç tanımıyordum şimdiye kadar. Mehmet Ali Alaboranın eşiymiş. Ne şanslı adammış o. Dizi moduna girdim birden. Hadi ben kaçtım...

15 Ocak 2011 Cumartesi

Karışıkım....

Bu aralar her şey biraz karışık. Kafamda...

Bir grip oldum ilk defa bu kadar halsiz bıraktı beni. Kahretsin yaşlanıyorum galiba :) Grip geçti bir diş ağrısı başladı günlerce uyutmadı beni en son bir dişçi buldum. Adam baya bi pahalıcı aman iyi yapsında dedim parasını hallederiz. Bu aralar iyi çalışıyorum demiştim ya patron prim vermişti hepsi dişçiye gitti :(

Dişçiden acaip tırsıyorum tabi. Bu sefer baya bir ihmal etmişim. Kanal tedavisi dedi. Yıllaar yıllaar önce bir tanıdığım olmuştu, aklımda kalan tek cümlesi "o kadar acıyor ki"... Direk beynimde yankılandı avvv.... Adama sordum acırmı diye dişi bu hale getirmişin dedi bu saatten sonra dişçinin kabahati olmaz o dedi :))) Bir rahatladım ki sormayın.... Kalbim olsa Hakkın rahmetine kavuşucam yani. Kapadım gözlerimi sımsıkı dua ede ede atlattık ilk aşamayı çok şükür. Bu gün ikinci aşama var dı bir hafta boyunca kabuslar gördüm. Dünde paşanın içinden gelmiş bir yerlere gittik, biraz içtik, oo diyom bu kafayla hepsini çekse olur :)))) Hiç ayılmamak istedim vallahi.... Adama ayıp olmasın dedim yarına kadar ayılırım dimi dedim sabah ayılmıştım.... Adam üstüme kocaman bir örtü serdi eyvah dedim büyük bir ameliyat olacak sanırım yok dedi üstünüz pislenmesin dedi, ooo dedim desenize çok kan çıkacak - fazla testere izlemenin sonu - :))) Dişçi yok biz kansız çalışıyoruz dedi. İyi bari dedim. Korktuğum kadar çok acımadı neyseki.... Bir şeylerle törpüledi etti aman ne uğraştı gırç gırç gırç içim bir garip oldu. Hiç bakamam törpülenen şeylere oldum olası. Tik gibi bir şeyim var düşününki dişim törpüleniyor elimi ayağımı zor zaptettim . Dişlerinize iyi bakın valla....

İşler iyi çok şükür bir rahatlık var ne bileyim takır takır çözülüyor işler. Patron diyor ki çok memnunum çalışmalarından... Allah ım bunuda duydum yaaa :))) Yaba daba daaa....

Paşada daha olumlu gibi. Bir bizden bahsediyor diyorum içinden nihayet yarabbim, bir bakıyorum o konuşan adam sanki o değil unutmuş sanki söylediklerini. Bana diyor anlaşamamaktan korkuyorum. Olumsuz olumsuz olumsuz....Valla artık bende korkuyorum.

Bana deseler git şu arabanın önünü ellerinle tut kaldır yaparım. Yani kendi gücümle kendi enerjimle çok şeyi başarabilirim. Ne yaparsam kendi başıma en iyisini yapabildiğim kadar yaparım bu hayatta. Ama insanlar sanki herşeyi zorlaştırıyor. Hep engeller herşeye. Olumsuzlar. Onlarla birlik olup arabanın tamamını havaya kaldırabilirim ama onları ikna edemiyorum.... Anlatamadım sanırım ama işte böyle düşünüyorum.... Karışık olduğumu söylemiştim :)

Canım yiğenimi artık göremiyoruz. Anası öyle istiyor. Oysaki çocuk bizim elimizde büyüdü. Evde herkezin morali bozuk çok özledik çoook.... Hani derlerya burnumda tütüyor harbiden öyle... Aklıma geldikçe gözlerim doluyor. Evde ondan bahsetmiyoruz herkez birbirini üzmemek için susuyor... O da özlemiştir bizi, canım benim.... Aklımız hep onda iyi bakıyorlar mı ilgileniyorlar mı hiç bilmiyoruz. Bizdeyken tekti... Biri yedirir biri içirir.... Diyorum ya ben çocuğun çatal kaşık kullandığını görmedim daha.... Şimdi kim ilgileniyor onla bıcır bıcır konuşur, hep anlatacak bir şeyleri vardır onun, dinlerler mi sabırla...Aylar geçti, geçiyor, çok zor çook....

Kankim evliliğe bir adım daha yaklaştı. Bana nispet yapmaktan geri kalmıyor. Ben evlenseymişim benden alırmış nişan kıyafetimi, salak mıymışım ben neden evlenmemişim... Sanki durumu bilmiyor. Bunun yaptığına yaraya tuz basmak denir. Gerek var mı buna. Dedim sen mutlu ol benimde yazdıysa olur bir gün sen bana takılma dedim. Küstü.... Ben gene anlamadım. Amaan bende mi bir sorun var yoksa insanlar mı acaip ben mi çok hassasım anlamadım gitti. Böyle işte. Karışık...

6 Ocak 2011 Perşembe

2011 Uğurlumu Geldi Acaba :)

Bu aralar işler iyi maşallah. Biriken işler bir anda bitiverdi. Gözümde büyüyen o dağ gibi iş nasıl bitti hala inanamıyorum. Patron beni şaşırtıyorsun demeye başladı :))) Adam Allah Allah diye diye bir hal oluyor. Valla ne oldu, bir anda süper girl oldum sanırım elimi attığım iş çözülüyor. Müşterilerle didişmeden işleride teslim ettim memnuniyetleri her cümlelerine yansıdı patrona övgüler gidiyor. 2011 bomba gibi geldi ehehehee.... Valla 2011 e girdik her şey düzeldi. Paşa hariç :))) Yaw buraya yazmak için içimden bir atasözü geçti ama şöyle bir şeydi eğri ağaçtan doğru odun olmaz. Böyle bir şey var mıydı.... Google da arattım doğrusunu yazayım diye, google bulamadı bak. Bak yoksa bu laf benimdir haaa :)))

Sabah bir duş alayım dedim. Lamba patlamış. Süslü bir mumum vardı ayy romantik romantik filmlerdeki gibi olsun o zaman dedim. Mum yaktım bende. Anam bir yanık kokuları geliyor muma bakıyorum normal yanıyor problem yok sağında solunda yanacak bir şeyde yok, etraf duman mı buhar mı bir göz gözü görmüyor... Buhardır buhar diyorum.... Hava soğuk su sıcak normal yani.... Sonra bildiğin çatır çatır bir şeyler yanıyor hani sobaya kağıt atarsın çatır çatır sesler çıkarır ya öyle birden içerisi iyice aydınlandı.... Bir baktım mum komple alev almış :))) Süslü bir mumdu etrafı simli simli... panik oldum üstüne su dökmek gelmiyor aklıma.... mum üfleyerek söndürülür :)))) Allah akıl fikir versin üffleye üffleye bir hal oldum en son nihayet su döktüm söndü... Demekki neymiş evde yedek lamba bulundurmalı....

Ve kilolarım aldı başını gidiyor. 66 olmuşum ömrümde hiç olmamıştım. Bana neler oluyor bilemiyorum. Yemeği yiyip karnım doyunca vicdan azabı çekip rejime girmeye karar veriyorum. Acıkınca gözüm dönüyor her şeyi unutuyorum. Buna bir dur demem lazım. Ama nasıl :( Kocaman bir göbeğim var ve montumun önü kapanmıyor :(( iki buçuk yılda 15 kilo aldım yuhhh yani yaaa...... Hadi 2011 zayıflat beni .... Bir de bu kıyağı yap hadi noluuur......

Her şeyi 2011 den beklemek doğrumu bilmiyorum üstelik homurdanarak girmiştim. Yılbaşı akşamı paşa beni ekip kankileriyle takılınca çok bozuldumdu bir de altta kalırmıyım hiç tartıştık tabi söylene söylene markete gittim. Yılbaşında evdeysen tıkınman lazım :)) Kasvetli kasvetli dolaşırken bir tane çocuk ben size sepet getireyim dedi. Şok oldum valla insanlık ölmemiş dedim. Hiç gerek yoktu ama sanki birinin beni farketmiş olması mı desem ne desem çok duygulandım valla :) Çocuk koştu sepeti aldı geldi çok mahçup oldum çünkü raflardan rasgele birşeyleri kollarıma toplarken ne aldığımın önemi yoktu içimden paşayla harp ediyordum baya bi dolmuş kollarım... Allah razı olsun sepet getirdiği için değil insanlık ölmemiş dedirttiği için :)

Ve grip benide yakaladı nihayet üç gündür her kemiğim ağrıyordu bu gün çok çok daha iyiyim. Biraz sırtım ağrıyor o da laptop taşımaktan sanırım....Kmabur olcam yaa.... Aynı ebatta dahahafif bir şey üretemiyorlar mı. Bak buraya yazıyorum yakında yapacaklar. Ne ileri görüşlü insanmış dersiniz :P Bir tane netbook diye bişi çıkardılar benim gibi 4 numara gözlük takanlar için tam bir eziyet. Çok tatlı duruyor ama onla iş olmaz yani uzun süre o minnacık yazılara baka baka insan gözünden olur beyaa.... Neyse gözleri iyi bir abla var alırken caydırmaya çalıştım ama caymadı o kadar tatlı bir görüntüsü vardı ki... Bir bayanın onu parası varsa almak istememesi imkansız :)) Sonradan keşke seni dinleyip büyük alsaydım dedi...

Öyle yani şekerler, fazla atraksiyon yok hayatımda şimdilik bakalım. Aklımda hiç bir şey yok bu yıl için ... Kursa giderim sınava girerim felam derdim geçen yıllarda ama bu yıl hiç bir şey demiyor beynim. Amaan o kadar dedikde ne oldu ne konursa önüne onu yaşıyosun. Bu yılda ne gelirse onu yaşıcaz... Allah hepimizi iyi şeylerle karşılaştırsın inşallah :)