28 Ocak 2011 Cuma

Kıskanç

Eğer bu bir hastalıksa ben kıskançlık hastasıyım :( Paşa yeni iş arkadaşıyla fazla samimi... Eskiden böyle durumlarda ilk kurşunu sıkan ben olurdum tartışmalarda, ama hep en çok hırpalanan ben oldum. Bu kez peşinen uyardım beni onunla kıskandırmaya kalkma diye. Çünkü bu kez oyuna gelmemeye kararlıydım, ama nedir bu cayır cayır yanan şey onu çözemedim. Niye iş seyahatine çıktıklarında gözlerimden sapır sapır dökülüyor bu damlalar, ahh ben bu hisle baş edemiyorum. Kimse buna deymez hele o hiç deymez biliyorum ama... Neyse... Kendi kendimi gaza getirmekte üstüme yok... Durup durup demleniyorum. Kendimle baş edemiyorum. Bırak diyorum kendi kendime sana hayrı olmayanın başkasına da hayrı olmaz nasılsa. Çok iyi insanmış gibi haller hepsi geçici nasılsa. Bakalım görelim. Kızda kuyruk gibi ne zaman görsem yanında :( Hırrrr...... Neyse, ne haliniz varsa görün. Üstelik dul... Kendisi bekar olduğunu iddia ediyor o ayrı. Ne değişik kavram anlayışı. Normal şartlarda kadın haklarını savunurum ama paşanın yanına yanaşan kadınlara düşman oluyorum. Niye ben böleyim yaaa.... Alın paşayı götürün, kurtarın beni yaaa.....

Bu gün beraber şehir dışına çıkmışlar. İŞ için. İŞŞ... Hişşş....

Çalışiim ben bende İŞime bakayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder