30 Ağustos 2010 Pazartesi

Lütfen Günaha Sokmayınız!...

Oruçuluyken bir de cuma günleri insanın üstüne üstüne inadına mı gelirler anlamıyorum. Tabela asıp dolaşacam "Bu gün günaha girmemeye çalışıyorum. Lütfen Günaha Sokmayınız. Diğer günlerde gelin kapışalım deeermişimm...."

40 tl için patrondan işittiğim laflar burdan köye yol olur. "Al paranı laannn" deyip eski zamanlardaki fakir ama gurulu genç edasıyla parayı suratına tokat gibi yapıştırıp hatta üzerine al buda benden olsun deyip 10 tl daha ekleyip "fabrikatör olmuşsun ama adam olamamışsın" deyip kapıyı vurup gitmek vardı ya. Bir daha iş bulamam diye korkuyorum... Bir de bana diyor ben sana 40 milyon için mi bağarıyom. Evett. Hırs yapmışsın. Bana dersin konuşmaktan aciz misin, sen konuşaydın ya.... Bana atıp tutmaya benzemiyor dimi. Sanki işi kendi yapmış, o işide ben yaptım. Senin değil benim hakkım yendi orda. Yürü git.... Tabi ben bunları söyleyemedim anca burda takılırım kendi kendime. Neyse yaaa.....

Ne yazacağımıda unuttum zaten..... Eve gitmek istiyorum :'(((

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Yeni Umutlar

Umut fakirin ekmeği imiş. Hayal kurmak bedava :))

Yeni hayalim Mühendislik Yüksek Eğitimi... Tabi mezun olabilirsem şayet alese giricem ve ver elini yeni hayat. Dİyorki artık beni tanımazsın. Yok be dedim para lazım okumak için benden kurtulamazsın :)))) Ama nasıl havalı olur var yaaa... Ayyy çok heyecanlandım hoplayıp zıplamak istiyorum. Dereyi görmeden paçayı sıvamak diye buna diyorlar sanırım :))) Ama çok mutlu oldum dgs sonrasındaki artık benden bişi olmaz hali kalktı üstümden... Yeni hedef ales hurraaa.... Tabi ales ten önce bütünleme :P

Bütünlemeye 6 gün kaldı. Herşeyin akıbeti bu sınava bağlı... Ahhh salak gibi sınıfta kalmayaydım şimdiye çoktan mezundum.

Bu gün işe gelirken yanımdan hamallar geçti. Ne kadar çok görmeye başladım. Valla halleri perişan. Zenginle fakirin arası çok fazla açılmış gibi. Adamların ayakkabıları parça pinçik,üst baş dökülüyor.... Adam dediğim çocuk yani 15 -16 yaşlarında. Kağıt karton vs topluyorlar. Yani o çocuk okuyamadıysa onun suçu yok yaaa.... O da jilet gibi giyinip bir kafede arkadaşıyla sohbet etmeyi isterdi eminim. Ama şartlar berbat... Okuyanlar bile perişanken bu çoluk çocuğun harcanacağı Allah ın emri... Bir kaç sene önceydi arkadaşla iftar çadırına gittik sırf meraktan yani. İçeriye sırayla mı giriliyordu yoksa yemeği mi sırayla alıyorduk hatırlayamıcam şimdi. Bir sıra mevzusu vardı yani. O sırada fakirliğin boyutunu açık seçik görebiliyorsun. Allah ım dedim ne işim var burda. Sanki birinin hakkını yicekmişim gibi geldi. Boğazıma düğüm düğüm olmuştu her lokma. Daha da gitmem. O fakirlerin hakkı. Bizim gibi meraklı turşucuların değil.

Daldan dala atla yar. Biraz mevzular karıştı ama olsun canım bizbizeyiz şurda :))

27 Ağustos 2010 Cuma

İftardayız :))

DÜn akşam iftarda liseden arkadaşlarlaydık. Hiç bir dostluğum o kadar sağlam olmadı nedense. Üniversitede entel dantel tiplerin arasında kalmıştım. Hiç birine ayak uyduramamıştım. Kızlar okula sarhoş gelirdi. Onlar ailesinden çok uzakta olmanın verdiği rahatlık içindeydiler. Ben ailemin yanında olduğumdan hiç hoplayıp zıplayamıyordum artı çocuk gibi kalıyordum onların yanında :)) Bildiğin ezik :)) Şimdiki gençlikle aynı dönemde okuyo olsam kesin bana öyle derlerdi. Ama ders notlarını istemeye gelince benden iyisi olmazdı :)) Ayy ne çok eskilere gittim.....

Arkidiiş bir sofra hazırlamış ordu doyar maşallah. Allah ım dedim ben böyle bir yükün altına giremem herhalde. Neyse çorbadan bir kaşık alıyordum ki kocaman bir saç bir ucu ağzımda bir ucu dışarda böğüresim geldi :))) Ayy dedim kendi kendime kızıda rezil etme... Beni o halde gören olduysa bilemicem iğrenç bir durum yani. Ağzımı siliyormuş gibi yapıp peçeteye çıkarıverdim. Gören olduysada aynı sebepten olsa gerek kimse ses etmedi. Allah tan ben fazla takılmam böyle şeylere çorbadan sonraki yemeğe geçmeyi teklif edip diğerini afiyetle götürdüm. Midesiz miyim acep. Olur ama yaaa normal yani kız resmen döktürmüş biz ordaykende dakka oturmadı. Ben yapamam herhalde. Evlerini kolay buldum, ki hayret ben ki elli kerede gitsem kaybolurum. Yalnız biraz erken gidince hemen eve girmiyeyim dedim, iki tur attım sokakta.... Allah ım nereye gitsem acaba diye düşünürken aradım sonunda... yaaa ben geldim ama dedim utana sıkıla.... oooo meğer millet çoktan gelmiş :))) Sohpet mohpet sınavı nasılda kazanamadık ama, sen bulamadın mı birini muhabbetleri ile geçti zaman.... Kim bekar kim evli evlilerin ayıp muhabbetleri :))) Herkz evlenmiş anacım bi ben bi evssahibesi birde bir oğlan bekar. Diğerleri artık yavrulamaya başladı. Darısı başıma artık valla karizma yerle yeksan yani. Evde kalmanın en kötü tarafıda bu zaten. Aaaa sen bulamadın mı muhabbeti. Sanki sokakta kedi yavrusu arıyoz. Hoş ben buldumda bulduğum karar veremiyor korkuyormuş... Allah ım ne bahtsızım.... Her haltı kendi yiyiyor sor benden korkuyor. Neyyseee..... Cuma Cumaaa konuşmiim şimdi.

İşte böyle güzeldi yani..... Arada kendimi yalnız hissetsemde güzeldi :)

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Yorgunum.....

Üzerimden tır geçmiş gibi. Her kemiğim ayrı ağrıyor. Ruhende kendimi yorgun hissediyorum. Evde odama kapanıp bir kaç gün çıkmamak istiyorum. Dün çok koşturmacalı ve stresli geçti. Patron bir yandan muhasebeci bir yandan yediler bitirdiler beni. İkiside çemkirmeye adam arıyor. Sırtımda ağır çantalarla güneşin altında yürümek ordan oraya koşturup durdum. Valla bu devirde bizim köyün eşekleri bile benim kadar yük taşımıyordur. Laptoplardan nefret ediyorum. Akşam eve vardığımda artık gözlerim buğulu görüyordu. Öyle bir uyumuşum ki sahurda çalan telefon alarımını duymamışım bile.

Bu aralar kafa gerektiren hiç bir şeyi yapamıyorum. Odaklanamıyorum dalıp dalıp gidiyorum. Allah sonumu hayır etsin.

Hala kendime gelmiş değilim. Şu sınavdan sonra çok pis dinlenicem. Bir daha da sınava girenindeee..... Büyük konuşmuyayımda.... Yeter daaa.... Ölcem gitcem hala kalem kağıt silgi bu ne laaa... Benim arkadaş üçüncü çocuğunu doğrudu oha dedim. Biz hala okuyoruz. Neyseki yarim hazır. Oğluna beni alcakmış ehehehee :))))

Kilolarımda canımı sıkıyor zaten. Depresyona ha girdim ha girecem yani. İki ileri bir geri. 500 gram verdim diye seviniyorum bir oturuşta bir buçuk kilo geri alıyorum. Ahh anne ahhh. Yapıyorsun börekleri dayanamıyorum işte offff... Göbeğim köşeyi benden önce dönüyor valla. Hayır yani Kim Kardishan gibi popom büyüse de bir görsellik kazansam nerdeee... Büyüye büyüye göbeğim büyüyor her daim hamile :P Oldu olcak hamile kıyafeti giyeyimde bari otobüste yer felam verirler, bir işe yarsın yani.... Yorgunluk kanıma işlemiş durumda valla....

Mübişlere yavruluk aldım. Yanına bile yanaşmıyorlar. Damatçık sadece arada bir yavruluğu kemiriyor o kadar. Ne işe yaradığını çözmüş değiller henüz. Ay hadi artık boy boy mübişlerimiz olsun. İcraat bekliyorum....

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Gidenler ve kalanlar

Bazen harala güreleden insanlara iyi davranmayı unutuyoruz. Saçma sapan şeylere sinirlenip stresimizi en yakınımızdakine yıkıyoruz. Zaman ayıramıyoruz. İşten güçten kendimize kalmayan zamanı sevdiklerimize hiç ayıramıyoruz. Ve bir gün bir haber geliyor ve ben uyanıyorum. Hep onların yanında olmak istiyorum.

Pek tanıma fırsatım olmadı ama canımın annesiydi. Ne kadar zamansız ve ani.... 2 gün direndi ve gitti. Halbuki daha çok yakın zamanda iyiydi. Allah rahmet eylesin oğluna kavuşmuş olmasını diliyorum. En korktuğum şeydir. Allah yaşatmasın, sevdiklerimden önce beni alsın. :,,,(((

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Mübiş Yollarda

Mübişin ayağına dolanan ip başımıza bela oldu. Üç kişi uğraştık gene çıkaramadık. İp iyice boğmuş ayağını. Veterinere götürmeye karar verdim. Ama nasıl? 45 dakkalık yol kutuya koysam boğulur zaten hava bilmem kaç derece yanıyoruz. Acaba yollarda bağarırmı çenesi açıldı mı cark cark cark susmak bilmiyor. Otobüsten beni atarlarsa biri çıkıpta benim alerjim var kardeşim derse diye düşünürken aman dedim ne olcaksa olsun. Kutu ararken mandal koymak için aldığım delikli delikli plastik sepeti buldum. üzerini folyo ile kapladım içinede mübişi koydum. Damat beyimiz bu gün yalnız kaldı. Yolda giderken petshopun birinden küçük kafes aldım. Akşama kadar folyolu sepette beklemesin diye. Otobüste gıkı çıkmadı Allah tan. Hatta üstünü açtım sağa sola bakındı. Bir geldik veteriner kapı duvar hoppalaa... Tee şehrin öbür ucundan taşıdım hayvanı boş yere. Öğleden sonra bir daha denerim şansımı dedim. Mübiş pek bir ilgi gördü bu gün. Başta çok durgundu sonra abuk sabuk hareketler yapmaya başladı. Kafesin köşesine gidip takla atmalar. Ayağıda sakat zaten denge sağlayamıyor pa diye düşüyor. Sırt üstü düşmüş hali çok komik valla ah dedim şimdi fotoğraf makinam yanımda olsada çeksem. ayaklar havada şaşkın şaşkın bakınıyor :))

Neyse öğlene doğru gittik veterinere ben adama anlatıyorum adam bakıyor ben göremedim bir şey diyor. Yuh dedim içimden mosmor tırnak. A aaa bir bakayım tırnak mırnak yok. Kopmuş e kapıdan çıkarken duruyordu. Ayy ayyyy... Adam dedi bende bunu yaparbilirdim zaten deyince oha dedim neymiş tedavi etmeyi aklına bile getirmiyorlar.... Kasap olmuş bunlar. Dedim bir şey sürün bari mikrop kapmasın bir krem sürüverdi.

Geldiğimizde gene uyukluyordu. Şimdi daha iyi gibi.

Bir ara bir baktım sırt üstü yatmış kalmış öyle öldü zannettim valla. Ama aynı hareketi ha bire yapıp duruyor çatlak . Oynuyor mu yoksa bir derdi mi var anlamadım. Ama normalde yapmadığı hareketler.

17 Ağustos 2010 Salı

17 Ağustos

Ne büyük bir felaketti. O gece tesadüf gece kalkmıştım aynaya bakmıştım. Aynaya gece bakılmaz derlerdi hep. Yatağıma dönüp yattım ve ev sallanmaya başladı. Çarpıldım herhalde dedim. Duvarların garip şekle geldiğini gözümle gördüm. Sanki içindeki tuğla ve demirlerin sesini bile duydum. Ne kadar uzun sürdü bitsin bitsin diyordum. 45 saniye sürmüş.

Ama insan acayip şeyler düşünebiliyor o kadar sürede. Biz düşünürken millet canının derdine düşmüş meğerse. Deprem durunca anne diye salona koştum, herkez salonda toplaştı. Herkez panik sokaklarda uğultu. İnsanlar geceliklerle çocuğunu kapan sokakta.

O zamanda muhabbet kuşlarım vardı, bende onları aldım, birde kaplumbağam.... Nereye gidersem onlarıda taşıyorsum yanımda. Tv yi ne zaman açtık hatırlamıyorum. Zaten sonrasında günlerce mi bir ay boyunca mı depremden başka bir şey yoktu tv de. Göçük altında kalanlar ölenler günler sonra kurtulanlar. Sonrasında yaşanan sefalet. Millet çoluk çocuk eve girmeye korkuyordu. AKUT meşhur oldu. Herkez battaniyesini çayını çoluğunu çocuğunu alıp parkta yatıyordu. Biz çok kahramanız evden çıkmadık. Çok ardçı oldu.... Hoş ardçı olmasa bile biz uzun süre sallandık kendi kendimize. En ufak şeyde gözümüzü lambaya dikiyorduk.... Lamba sallanıyorsa deprem oluyor demektir. Ben deprem çantamı hazırlamıştım. İpim ,su mataram, avcı yeleğim, fenerim, çakmağım, çakım...Tam teşkilatlı cevat kelle.... Evdekiler benle dalga geçiyordu. Biraz ufaktım sanırım :) 11 sene olmuş yahu.

Haberlerde sadece bir görüntü çok içime dokunmuştu adamı çıkartacaklar göçük altından ama eli sıkışmış bir türlü çıkmıyor. Akutçular adamın elini kesmişti çok dehşete düşürmüştü o görüntü beni. DÜşünsenize hiçbir tıbbi olanak yok. Demir testeresiyle kesmişlerdi. Günlerce gözümün önünden gitmedi. Hala bile unutamadığıma göre siz düşünün artık. Birde baba oğul vardı babası günler sonra çıkınca göçük altından çak yapmışlardı. Öyle yani bizim buralarda yıkık dökük olmadı ama o taraftakilere çok üzüldük. Arabam olsaydı giderdim diyordum hep. Gitsem ne yapıcam kalabalık anca.

Ne hikayeler anlatıldı sonrasında :P Yok melekler inmiş Bursa'yı koru denize doğru denize doğru demiş. Hava aydınlanmış Yıldızlar birleşmiş. O aralar bende hep böyle şeyleri kaçırırım diye çok hayıflanmıştım. Daha neler neler.... Gökyüzü o gün kırmızıymış deniz suyu sıcakmış.....

Bazılarıda iyice saçmalardı. Yok bir ev diğerinin üzerine yıkılmış adam çırılçıplak kadının üzerine uçmuş kocası görünce aaa bunun sonu böyleymiş böyle gömün bunu demiş..... Töbe Yarabbi koca koca kadınların uydurdukları şeye bak hele. Böyle abuk sabuk daha ne hikayeler anlatılırdı.

Geçti gitti biz ucuz mu atlattık sıramız mı gelmemişti bilemiyoruz. Biz burdayız çoğu kişi o günde kaldı. Ölenlere bir kez daha Allah Rahmet eylesin diyorum, Sakat kalanlara da Allah yardım etsin. Yüce Rabbim hepimizi korusun... :((

15 Ağustos 2010 Pazar

Benim Adım Şen Piliç :)))

Pazar temizliği ile günüm geçti. Ya Rabbi nasıl bir sıcaktır iki iş yapıp iki oturup dinlenmek durumunda kaldım. Ben mi hamladım bu nedir bu kadar anlamadım doğrusu. Boyumun yetmediğinden perde asmak tam bir işkenceye dönüştü.

Evet efenim haftanın mutfak etkinliğinde fırında patatesli tavuk vardı. Bu mutfak işi beni bayar bir iki dener bırakırım diyordum ama yapabilmek ve yenince aldığım iyi notlar hoşuma gitti :))) Bırakamıyorum.

Ömrümde ilk defa bütün piliç aldım. Utanç verici biliyorum ama :))

Akşam altı gibi ev temziliği bitti ve ben fırında tavuk tarifi aramaya başladım. Bir kaç tarif buldum ama çoğu fırın poşetli tarifler. Malesef evde poşet yok hiç dışarı çıkasım da yok annemlerde ve teyzemler de de yok. Ama yılmadım annemden folyo yürüttüm. Folyolu tarif ararken folyonun zararlarını okudum. Pişerken gaz mı ne çıkıyormuş kanserojenmiş. Maceraya gerek yok. Bir tavuk yicez diye sağlığımızı riske atmaya ne gerek var dimi canım. Folyosuz ve poşetsiz tarif aramaya başladım. O varsa bu yok bu varsa o yok.

Okuduklarımdan yola çıkarak karma bir şey yapmaya karar verdim. Ne kadar kötü olabilirdi ki :)

Tavuğu elime aldım.. O my god... Bu bir ceset. Bayada kilolu ve etliymiş. O küçük hayvandan bu kadar okkalı et çok enteresan ve bunu insanın bir tavuğu o haldeyken avuçlamadan hissedemeyeceğini anladım. Tavuk hep yiyiyoruz ama ona çiğken ve bütün haldeyken ilk defa dokundumda :))


Fotoda fırında tavuğumun yarısı görünmekte diğer yarısı jüri üyelerine gitti

Bende tarifimi yazayım, unutursam bakarım diye yani;

1 bütün tavuk
3 defne yaprağı
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı karabiber/kırmızı biber/nane (tariflerde kırmızı biber görmemiştim ama ben urfalıyam ezelden)
1 çay kaşığı kimyon ( bu bende yoktu ama tariflerde gördüm)
3 çorba kaşığı sıvı yağ (ben zeytin yağı kullandım)

Bir bütün tavuğu haşladım içine annemden yürüttüğüm 3 defne yaprağını koydum. Annem olmasa benim halim perişan yani. O haşlanırken 5 adet patatesimi soydum (Tariflerde 4 diyordu bendede tesadüf 5 tane patates varmış biri kalıp ziyan olmasın diye haydi sende gel dedim)
Patatesleri küp küp doğradım, Kekik,nane,karabiber,kırmızı biber, tuz ve yağla bir güzel karıştırdım. Tavuğumda kaynamıştı. Onunda altını kapattım. Fırın tepsimi yağladım, patatesleri koydum, ortasınada tavuğu (düşürcem diye ödüm patladı) sıcakken koydum. Tavuğuda biraz baharatladım. Baktım bu böyle olmayacak kaynamış tavuğun suyundan bir buçuk su bardağı kadar alıp tepsiye döktüm, malzemelerin üzerlerine. Fırını 200 dereceye ayarladım koydum tepsiyi. 40 dakka sonra baktım patatesler katı gibi bir 20 dakka daha tutup kapattım.

Ve heyecanla jüriye koştum. Tabi tamda iftara denk geldiğine :) e bizim yemeğimiz var laflarına rağmen, ısrarıma ve gözlerimdeki o heyecanıma dayanamamış olacaklar ki iyi bari dediler. Neyse efenim notum gayet iyi. Sadece biber işini abartmışım acı olmuş azıcık. Allah tan acıyı severiz :))

Tavuğun bütün halini çekemedim jüriye yetiştirmeye çalıştımda :)) Ayy babam bile beyenmiş hayreeeettttt..... O zaman aferim banaaa... Annemde beğenmiş.... Sanada tattırmak vardı ya neyse.... Hani yapamazdım sen gööörrr.....

Haftaya kankiye mantı yapacam hayırlısıyla. Burda olsaydı şöyle derdi "Her kuşu öptün kaldı leylek" Onuda öpçem işte...

Kanki benim yemek yaptığımı öğrenince tepkisi aynen şöyle oldu "Kafana saksı mı düştü", "Bak zehirlenmeyiz dimi" E doğal yani inanamıyor, canım benim :)))

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Farm bizim ev

Evet efenim sonunda bu işe de el atmış bulunuyorum. Bauhouse açılmıştı bir kaç ay önce. Nihayet gidebilmek bana da nasip oldu. E bi siftah yapayım bari dedim. Ben, tutabilene aşkolsun. Yanımdaki şahsı bir kaybettim bir buldum ama asla yanyana duramadık bauhouse içinde :)) Zevklerimiz ve araduıklarımız farklı anacım ben napayım. Ben çiçektir süstür dururken napayım matkabı tornavidayı... Çiçek reyonuna daldım ve balkon ekiciliğine merak salıverdim bir anda. Yok yok aklımda vardı bazı bloklarda görüp acaba yapabilir miyim diye düşünüyordum. Fırsat bu fırsat dedim alayım. Stand görevlisi çocuğa 10 puan verdim çok güzel anlattı ben bu saatten sonra olur mu çıkar mı dedim. Çocuk kuytu bir yerde ekim yapmış gel dedi bak ben ektim oldu. Baktım dört günde 10 cm olmuş fidanlar. Salatalık ve çiçek tohumu aldım domatesi unuttum neyseki arkidişte varmış. Ben vereyim olunca beraber yeriz ama dedi :)))) Eğer başarırsam hatta işi büyütücez :)))) Hadi bakalım bu akşam eve gidince ilk işim ekimi yapmak olacak.

Ve kendime süslü bir çim adam aldım :))) İçimde hala bir çocuk varsa ben napayım yani. Çok seviyorum öyle oyuncak gibi süsleri :))) Eve enerji veriyor.

Mübişlerim iyice şımarık oldular. Kafesten çıkar çıkmaz ilk kondukları yer benim kafam oluyor. Ben kovuyom onlar geliyor. Tamam başımın üzerinde yeriniz var ama abartmasanız diyodum. Eşeleniyolar falan çok komik oluyor. Bu damat mübişin işi öteki yanıma yanaşmazdı şimdi damadın kuyruğundan ayrılmadığına ikiside tepemde dolaşıyorum :)))

Ben bu fotoğraf işine bir alışamadım... Neyse fidanlarımın fotosunu çeker koyarım artık :)

DGS pazartesi açıklanıyormuş. Nihayet yaaaa.... Ya kazanamadıysam.. Umudum zaten yoktu ama bir tarafımda olur belki deyip duruyor yani. Ben bu yıl ne yaparım. Bu okuldan da mezun olursam. Bomboooşşş mu kalıcam ben şimdi. Bunalıma girerim herhalde....

13 Ağustos 2010 Cuma

Son Kullanma Tarihi

Bu bir eleştiri yazısı olacak. Dün Özhan mağazasından alldığım Eker profitörölüm resmen küflü çıktı yuhhh dedim. Bunlar yanyana iki paket şeklinde ve üstü karton ambalajla kaplı olduğundan içindekinin akıbetini bilemediğimiz ürünlerden. Hiç aklıma gelmedi alır almaz ambalajı açıp bakayım üzerine. Aldım torbaya attım eve geldim. Ta taaaa.... aa bu ne, küf mü bu, aaa aaaa mantar oluşmuş resmen şeklindeki bir monologla bakakaldım yiyemediğim profitöröllerime.... İçimde ukde kaldı. Neyse o mühim değil. Ben burda iki noktaya değinmek istiyorum asıl.

1- Son kullanma tarihi neden ürünün en abuk yerinde kargacık burgacık okunması zor bir şekilde yazılır. Ben onu aramaktan sıkıldığım için bulduğumda okumakta zorlandığım için bir türlü alışkanlık haline getiremedim.

2- Şok,Bim,Gima, Özhan vs. gibi büyük marketler artık tasarruf amaçlı mıdır nedir buzdolaplarını ya düşük seviyede çalıştırıyorlar yada hiç çalıştırmıyorlar. Tabi böyle olunca aldığın ürün son kullanma tarihini geçmemiş olmasına rağmen ekşi veya bozuk olabiliyor. Bakınız benim aldığım profitöröl SKT 16.08.2010 öyle bir yerde yazıyorki siyahın üzerine siyahla yazılmı. Işığa falan tutarak okuyabildim . Bimden aldığım tavuklardan çok zehirlenmişliğim vardır. Akuğuru ülker firmasına şikayet etmişliğim vardır. Ürünleriniz bozuk falanca firmada muhafaza koşullarından dolayı ürünleriniz kokuşmuş diye. Ertesi gün beni aradılar tam adres verdim. Bir gün sonra firmaya gittim bütün ürünler toplatılmış ve harıl harıl bir çalışma var! Önemsenmek güzel bir şey hem bunu hissettim hem de sessiz kalmazsam bir şeyleri değiştirebileceğimi. Bu bana bir ders oldu.


Valla benim bir hayat felsefem vardır. Siz kendinize dikkat etmezseniz kimse size dikkat etmez. Kimse ananız babanız değil. Geçen gazeteyede yorum olarak yazdım bunu. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmazsanız şoför sizi öldürse bile suçsuz sayılıyor. Ananem Allah Rahmet Eylesin alt geçidin üstünden geçerken bir arabanın altında kaldı. İki gün aradık üçüncü gün morgta bulduk. Adam akşamdan sabaha hapiste kaldı sabah yoluna devam etti. Nineciğim öldüğüyle kaldı. Ve o alt geçitten gündüz geçmeye korkarsınız. Çok sapa ve tenha bir yerde evsiz balici tipli insanların yatakhanesi şeklinde kullanılan bir yer. Aynı alt geçitte teyzemin çantasına kapkaç yaptılar. Allah tan çantanın kolu kopmak üzereydi zaten koptuda ben yuvarlanmadım demişti. Sen olsan geçer misin böyle bir alt geçitten. Gerçi her halükarda ölüyorsun. Artık hangi şekilde ölmek istersin sen seç. Ya üstten geç araba ezsin, ya alttan geç biri seni gasp etsin. Ve nineciğimin vefat ettiği o yerde ninemden sonra çok kişi canından oldu. Ne kadar aptalca değil mi? Orda bir problem var ve çözülebilir ama biz sağa sola şekil yapmaktan problemleri çözemiyoruz. Aynı şey Barış Akarsu nun hayatını kaybettiği kavşak içinde geçerli, onca yaygaraya rağmen orası bile hala can aldığına göre.... Yaygara yapmak iyidir bazen. Hatta böyle mevzularda yaygara yapın. Bu gün size bir şey olmaz ama yarın sevdiğiniz biri orada olabilir. Görmezden geldiğimiz şeyler bir gün gözümüzü oyuyor.


Neyse daha devam edicem ama şimdi çalışmam lazım efenim...

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Hayırlı Ramazanlar...

Sıcaklarda zor olur mu olmaz mı derken Ramazan geldi çattı bile. Psikolojik olarak zor olacağını düşündüğümden olsa gerek dünden beri asabi oldum. Sanki bir daha hiç bir şey yemiyecekmişim içemeyecekmişim gibi :)) Gerçi ben göbekteki keseden beslensem bir iki ay idare ederim :))) Daha fazlası için söz veremem yani....

Sularda kesik çalışma mı ne varmış... Ne kadar gıcık bir durum. Sıcakta susuz zor yani. Allah'tan kesintiden haberim oldu da suyumu depoladım. Yoksa terli terli gezcektim iğğrenç....

DGS Sonuçları hala açıklanmadı. Kontenjanları arttırmışlar. Bizde umutlanıyoruz işte olursa diye. Hayırlısı artık ama bir buçuk ay oldu yaaa.... KPSS falan bizden sonra oldu o bile bu gün açıklanıyor yani.

Ve aof sınavına 23 gün kaldı. Hiç çalışılmıyor sıcaklardan. Otobüslerde işe gidip gelirken anca çalışabiliyorum. Hızlı hızlı okumaya çalışıyorum. Çünkü konuları yetiştirememekten korkuyorum. İnşallah mezun olurumda kurtulurum. Hazır ramazan geldi sahurdan sonra uyumayıp çalışsam diyorum... Lisede falan hep öyle yapardım :))) Ey gidi günler. Şimdi nerde o enerji :))) Bir arkadaşta iki dersten kalmış son hafta bakarım ben diyor. Tabi daha üç ser serebildiğin kadar :))) Son sene olsa görürüm ben onu, görücemde zaten ;)

Neyse ben işimin başına döneyim bari.... Hiç te niyetim yok ama :) Tekrardan Hayırlı Ramazanlar......

10 Ağustos 2010 Salı

Oynatmaya Az Kaldı....

Bu müşteriler beni delirtiyor. Biri arıyor maillerini yirmi gündür alamıyormuş. Yalanaaa bak. 20 gün ne yaptın o zaman sen. Bu senin suçun. Biraz sorgulayınca anlıyoruz ki arkadaş mail adresini bile bilmiyor :)

Abicim ben müfettiş gecıt olcakmışım ya da sorgu amiri. Müşteri beni mat etmeye çalıştığı anda kısa devre yapıyor bende bazı sinirler ve karşı taarruza geçiyorum. Allah Allah Allahhh tutmayın beni....

Biri arıyor ben yetkiliyim bana anlat diyor anlatıyoruz ok alıyoruz, aradan bir ay geçiyor gerçek yetikili arıyor. Diyorki kardeşim naptın sen bizim işi olmadı mı... Hönk... Gözlerimin yerinden pörtlediği anlardır bunlar. Başlıyorum anlatmaya ben falanca şahısla falanca kere görüştüm falanca kez mailleştim. Biz işi tamamladık. Adam apışıp kalıyor. İşte kem küm... Laaa şirket içindeki iletişimsizliğe bak.... Birbirlerinden haberleri yok daha lavukların. Ya Rabbelalemin.... Ondan sonra çakma yetkili arıyor hemen, ateşi çıkmış tabi :))) İşte biz çalışmayı beyenmedik. Çalışma biteli bir ay olmuş. Bunu bana söylemediniz diyorum (içimden lan ben müneccim miyim diyorum tabiiii) :) ....Ben yetkili değilim diyor. Başta öyle demediniz :)... İnsan böyle katil oluyo sanırım :)) Artı beleş işe yüzsüzlük yapıyorlar.

Biz böyle hacı baba hayratı gibi çalışırsak daha da dikiş tutturamayız ahanda buraya yazıyorum....

8 Ağustos 2010 Pazar

Hayat işte....

İki kişi arasında ne yapsan daha iyi olura karar veremediğimiz anlar. Ayrılsalar mı ayrılmasalar mı. Her evde mutlakta bir çatlak ses vardır. Bizim evdede tabiki.

Ne yapsan hayatın yönünü değiştiremiyorsun. Olcağa mani olamıyorsun, kudretimiz yok buna. Onla konuş ara yap bunla konuş ara yap. Yok çocuğun piskolojisi. Pinpon topu gibi...Benden size tavsiye çevrenizde geçimsizler varsa kendi hallerine bırakın. Huzursuzluk bulaşıcı ve düzeltilemez. Yani onlar istemediği sürece hiç bir şeyi değiştiremezsiniz.

Evet efenim biraz gerginlik var ama durmak yok yola devam. Hafta sonu bir temizlik krizidir aldı beni ellerimin sağlam yeri kalmadı valla :)) Çatlak mı arasın. Artık pazar gecesi pestil kıvamına gelmiştim. Bir de kalktım gecenin köründe gül böreği yaptım anacım. Olmuş amaaa, ama işte kem küm.. Daha iyi olması lazım. Altı üstü yufkadan börek yapıcam ne uğraştım yahu :))) Yufkalar yırtılır çörek otunu bulamam öfff uykum geldi zaten yarısında :))) Saat gece yarısı ikiydi fırını kapadım gari. Siz dşünün yani... Azme bak.

Ayy nihayet kedi olalı bir fare tuttum. Müşteriye satış yapabildim yehhhuu... Aslında ben bir şey yapmadım ben sadece söyledim haberdar ettim... Bir ay sonra ok dediler. Ehehee sevindirik oldum.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Hııırrrr....

Sanırım sıcaklardan azıcık kilo vermişim. Topu topu iki gram verdim havalar bin beşyüz. Hala 7 kilo fazlam var. Kendimi tartıda öyle görünce, elbise giyicem bu gün dedim. Ve kampanyadan alıp (2 alana bir bedava) bir kenara attığım çokta hoşlaşmadığım elbisenin gün ışığına çıkması vakti gelmişti. Elbise bildiğiniz düz kesim çokta hoş olmayan dizimin altına kadar uzun bir elbise. Üzerinede bildiğiniz siyah kısa kollu tişörtlerden birini giyiverdim. Bana sorarsanız çok çirkin oldu.

Neyse giyindim makyajdan çok anlamadığımdan gözüme iki kalem bir rimel sürdüm, dudağıma nemlendirici bile sürmeden çıktım evden. Anaam noluyo.... koca araba ana caddede artı arkasında araba yokken, yani o geçip gittikten sonra çok rahat geçebileceğim bir yolda bana yol verdi. Hımmm tehlike çanları. Kafamı kaldırmadan koşarak geçtim karşıya. Hızlı hızlı yola devam. Valiliğin önünden geçiyorum, kaldırım nerden baksan 3 metre genişliğinde adamın teki üstüme üstüme yürüyor kırmızı suratıyla sırıta sırıta ne yapacak merak ettim doğrusu... Burnumun dibine kadar geldi durdu sırıtarak bakıyor. En kaba ses tonumla "Ne sırıtıyon lan" dedim çakma Kadir İnanır edasıyla. Öyle deyince döndü gitti. Kesin demiştir içinde canavar varmış ııığğyyyy. Bazen bunuda mı sen yarattın Allah ım diyesim geliyor. Ya Rabbelalemin.

Azıcık kokoş olalım dedik. Ben mi paranoyağım ondan mı çekiyorum anlamıyorum. Anacım şimdiki kızlar mini mini şeyler giyiyor onlar nasıl başediyor bu abazalarla.....İğrenç insanlar yaaa.... Hayır benim giydiğim elbisede açık değilki anacım. Kesin sapıtmış bu insanlar. İşe gelene kadar beynimin içinde sırıtık suratlı adamı dövdüm durdum. İçimden bildiğim bilmediğim ne kadar küfür varsa hepsini ettim. Hırrr....

6 Ağustos 2010 Cuma

Görüyorum görüyorum....

Dün iş yerindeki site görevlisinin bir yakını boğulmuş. 4 Yaşında çocuk. Bu sene ne kadar çok çocuk öldü. Pencerelerin sinekliklerine dayanıp düşen, havuzda boğulan... Ne kadar çok duyduk. Allah rahmet eylesin. Çocuklarınıza dikkat edin. 20 yaşına kadar onlar çocuk sayılır. O yaşa kadar çok cesur olunuyor... 10 yaşına kadar zaten en tehlikeli dönem düşer kalkar kaybolur. Aman idare ediverir dediğin an kopuyor kayış, 10 yaşından sonrada ben yaparım ben bilirimler bazen dönülmez sonuçlar çıkarıyor. İnsana bazen çocuk büyümüş kendi başına bir şeyler yapabilir gibi geliyor ama yok yaaa yok..... Önce tedbir, sonra takdir....

Birkaç gündür maşallah tam performans çalışıp işleri tamamladım ve patrona benim işim bitti ne yapayım şimdi deme gafletinde bulundum. Sazanus.... Yok yok sazanlıktan değil para lazım para... İş demek para demek :) Performansımı tetikleyende parasızlık zaten. Yeni bir yıl başlıyor bu yıl yapmak istediğim pek çok atraksiyon var ve bu kez para yüzünden ertelemek istemiyorum. İnsanın yaşadığı yanına kar kalıyor erteledikleri ise zarar....İngilizceyi öğrenmem lazım mesela. Bu yıl bu iş aradan çıkmalı. İngilizce filmleri alt yazısına bakmadan izlemeyi o kadar çok isterim ki... Hep hayalimdir.

Akşam yine ders çalışırken uyuya kaldım. Tabi gözlüğüde sağlam bir yere koymak yerine elime aldım. Sabah kalkarken dizimin altından çatır çutur bir şeylerin sesi geldi. Oooo my god. Gözlük artık yeni bir şekil almıştı. Allah tan camlar sağlam kalmış. Ama yüzümde çapraz duruyor :)) İşe geç kalmamak için gözlükçüye gidip gitmemekte tereddüt ettim baya bir. Ama ben gözlük olmayınca otobüs numaralarını bile görmüyorum ki. Bütün gün naparım. Neyse bir iki yere sorup buldum gözlük tamircisini. Adama ben gözlüğümü yamulttum dedim. Adam hallederiz dedi. Paletlerinide değiştireyim mi dedi. Usta sensin ne gerekiyorsa yapıver dedim. Adam on numara iş çıkardı. Gözlüğü takınca gülme krizine girdim valla. O kadar net gördümki :) Adamda başladı gülmeye :)) Gözlükçüye gidene kadar herşeyi o kadar bulanık gördüm ki bu hoşluk ondan mıdır yoksa adam zaten yamuk olan gözlüğümü on numara ayarladı ondan mıdır bilemedim doğrusu. Ama dünya pırıl pırıl her yer sinema filmi gibi. Adama camlarada bir şey yapmışsın eline sağlık dedim. İş yerine gelene kadar durup durup güldüm :)) "olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi..." Ne kadar özeliz aslında... Her şeyimizle....O uzuvlarımız olmadanda yaşayabiliyoruz ama olması ne büyük nimet.

Sağlıklı kalın...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Mübişler Firarda !..

Dün akşam eve girer girmez mübişleri kafesin içinde değilde üstünde görünce çok şaşırdım doğrusu. Bakakaldım onlara :) Kafesin kapısı biraz zor açılıp kapanıyor. Her açıp kapamamda kafeste çok sarsıntı oluyor. Bende kapıyı aşağı doğru indirdim bir parmak kadar aralık kalıyor yani kafes demirleri arasındaki boşluk kadar.Artı aklıma gelmez bu mübişler orayı nasıl keşfedicek. Kapının aralık kalan kısmından çıktılar demek ki. Sadece tahmin yürütebiliyorum. Hadi biri başardı nasıl bir iş birliğidir ki diğeride aynı yolu izledi :) Hani kuş beyinliydi bunlar. Allah tan akvaryuma düşmemişler zira çok deli uçuyorlar. Düşünsenize kapıyı açıcam mübişim akvaryumun içinde ayy korkunç. Işıkları kapatıp ikisinide kafese koydum. Işıklar açıkken dokunmama izin var ama avcumun içine almaya çalışınca pırrr kaçıyorlar :D Işıkları kapayınca görmediklerinden uçmuyorlar, panikte yaşamamış oluyoruz. Birinin ayağına ve boynuna ip dolanmış. Sanki ayağı boynuna asılmış gibi duruyor. İpi aradan kestim. Ama ayağına nasıl doladıysa artık onu kesemedim.Panik yaptım. Kıpır kıpır oynuyo ayağını, yanlışlıkla kesecekmişim gibi bir korku sardı beni. Bırakıverdim kafese. Ama onu kesmem lazım tırnağı morarmış ayyy. Bu sabahta denedim ama gene başaramadım. Bu işi yapsa yapsa bizim birader yapar. Yakalarsam yaptırayım bari. Bu günde madem öyle dedim kapının olduğu yere banyolarını taktım :)) Çıkında yıkanın afacanlar sizii.... Serinlerler biraz havalar dehşet sıcak.
Sıcak dedimde sabah haberlerini hiç kaçırmam. Kanal D nin sunucusunada hayranım yani. Adını bilmesemde. Geçen spor okulu için seçmeler varmış. Harbi rezillik yaa. Çocuklar perişan olmuş. Düşünsene bu çocuklar o günü bekliyor o güne hazırlanıyor. O cehennem sıcağı altında koşturuluyorlar. Fenalaşıp düştü kaçı. Yazıklar olsun yahu o çocuklar kalp krizi bile geçirebilir Allah muhafaza. Güneşin altı 40 dereceymiş. İnsafsızlar. Dinledikçe köpürüyorum. Yok hayır bu çocuk o okulu bitirince sen onu istihdam bile etmeyecen ben ona yanıyorum. Düşünsenize öğretmen olmak içi üniversitede öğretmenlik okuman yetmiyor. Birde kpss engelini aşman gerekiyor. Onu aştın birde atanman gerekiyor. Tüüühhh sizee....Neyseki ben bunların hiç birini yaşamadım çünkü ben öss engelinde takılıp kaldım :P Hala zıplıyorum ama haberiniz olsun....

Birazda Çağla Şikelden bahsedelim. Hastasıyımdır. Ne kadar güzel Ya Rabbim. Hani derlerya özene bezene yaratmış.
Bu kadın çocuk doğurdu hala zayıf. Hiç mi bir şey yemiiyor yaaa. Kuzey bebekte ne kadar büyümüş. Köfte dudaklı olmuş. Zaman geçip gidiyor valla. Emre Altuğ ile evlenmeden önce bir ara ayrılmışalardı ağlıyordu, iyice zayıflamıştı.... Bak şimdi oğluşu bile var. Her şey geçiyor demek ki. Ama ben yinede Beyaz'la evlenmesini isterdim :))


Bu müşteriler beni delirtecek. 60 yaşındaki adamlara telefonda pc kursu veriyoruz. Amcaaa emekli ol zıpkın gibi gençler işsiz aylak dolanıyor. Kulağı duymaz gözü görmez... Sabah sabah adamın ayarını kaçırıyorlar aaaa. Altı üstü dört tane harf söyledim, yazamadı gitti. Ne yazıyon diyorum oku her seferinde başka bir şey....Ya Rabbelalemin.... Bir arkadaşım servise çıkıyordu il il geziyordu. Ona diyordum ki "Ne kadar şanslısın. Bütün Türkiye'yi iş ayağına gezdin."... Boşvesene diyordu. "Sanayi tipi insanlarla uğraşıyorum." Haklıymışsınnn. Harbi sanayi tipi :))

3 Ağustos 2010 Salı

Tembelim tembel :)

Dün bütün gün yaptığım çalışmayı kaydetmemişim.. Nasıl olduysa, ben ki her kelime sonunda kaydederim ! Aksilik olacak ya. Bir de patrona göstermişim tamamladım diye. Hoppalaaa. Bilgisayar kilitlendi mecburen resetledik ama kaydetmemiş olacağım zerre kadar aklıma gelmiyor. Açtım bilgisayarı ve ta taaa hiç bir şey yok. Oooo my god. Ne yaptığımı bile unuttum, bir sürü ayrıntı. Her şeye baştan başladım bu arada da patrona yakalanmamak için hatim indirmiş olabilirim. Adam sağımdan solumdan geçtikçe kızarıp bozarıyorum ve ecel terleri döküyorum. Bilgisayarımın ekranını görmesin diye şekilden şekile giriyorum. Zira zaten aynı işi bir daha yapmış olmanın sıkıntısı, kaydetmemiş olmamamın hazımsızlığı üzerine birde patron fırçası en son istediğim şeydi. Çook şükür tekrar aynısını yapabildim. Akşamdan beri inanır mısınız sanki omuzlarımda bir rahatlama bir hafiflik hissi ile dolaşıyorum. Ne kadar kastıysam artık kendimi :) Çok şükür.... Kimseden laf işitmeden atlattık.

DGS açıklanmadı hala. Aman zaten kötü geçmişti gerçi. YGS ye girmediğim için çooooooook pişmanım. DGS ye niyeyse çok güvendim. Neyime güvendiysem artık onuda bilmiyorum. DGS de açıklansada kurtulsak. Yani umudum yok ama nasrettin hoca misali ya tutarsa...

Ve bütünleme geliyor. Ben ders çalışmak dışında ne iş olursa yaparım abi. Hatta kabak dolması bile :D Bunun için en uygun zaman zaten sınav öncesidir. Acayip bir keşfetme hissi dolar insanın içi. Bir ara kanaviçe tablo yapmayı düşündüm, bir ara takı tasarımı yapmayı, yeni romanlar aldım.... Ders kitabını açtığım gibi, aman ne yorgun hissediyorum kendimi, anında uykuya dalıyorum. Uyku sorunu olanlara tavsiye "ders çalışmaya çalışın" :) Ama elime roman alayım kaşla göz arasında 30 - 40 sayfa akıp gidiveriyor. Ders kitabında bir konu maksimum 8 sayfa ama üç günde zor bitiyor. ben kendimi çözemedim vesselam :|

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Kabak dolması nasıl yapılamaz :)

Gecenin bir yarısı pat pat seslerle o sıcakta zar zor dalabildiğim uykumdan ayrılmış oldum. Yerimden kalkmadan patırtıların bitmesini bekledim. Ama bu seferki silah değildi. Patlamadan sonra aydınlanan hava, sonrasında da cayır cayır yanan soba sesi olur ya öyle bir ses... Töbe Yarabbi dedim. İnsanın aklına her şey geliyor. Molotof mudur bu? Bir evin balkonuna geldide alevler mi çıkıyor gibi bir korku aldı beni. Hava çok sıcak olduğundan balkon kapısı açık yatmıştım. Işığı açmaktan tırsarak kapıdan baktım. Yok molotof falan değil.Yine bir densiz gecenin dördünde torpil gibi bir şey patlatıyordu. Ama aklım çıktı valla. Anacım bir tane polis oturmaz mı mahallede. Şöle edeleli edeleli Memoli vari. Valla teröristler bastı sandım ne yalan söliyeyim. Sabah teyzemlerle konuştum onlar da öyle sanmış. Olmaz mı olur. Sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyandım. Uykum bölündü diye mi, cehennem sıcağı gibi yapış yapış sıcak havadan mı kestiremedim. Kahve falan içince kendime geldim şükür.

Bu hafta sonu etkinliğinde kabak dolması yapmak vardı. Akşam altı gibi başladım dokuz buçukta anca bitirdim. Oha diyenler için söyliyeyim 1- ömrümde ilk kez yapıyorum 2-kıymayı buzlukta unutmuşum ve ben bunu kabakları oyduktan sonra hatırladım :P. Aah bu ben. Saat onda hala pişmekteyken neye benzicek çok merak ediyordum. Bakalım jüri kaç puan verecek. Jürimizin değerli üyeleri anne teyze ve abla :) Hiç objektif oldukları söylenemez. Tamamen gaz verme odaklılar. Onlardan geçer not alırsam, dükkandakilere de götürüp bakın ben neler yaptım, şeklinde marifet yapmış gibi dolaşmayı düşünüyorum :)

Annelere sesleniyorum kızınızı yetiştirin kardeşim. Kıyamamazlık yaptığınızı tahmin edebiliyorum. Zira Allah başımdan eksik etmesin benimde bir annem var :) Yok dersi var, yok bilmem ne, elimi bir şeye sürmeden geldim bu güne kadar. E benimde işime gelmiyor değildi hani :)) Ama belli bir yaştan sonra en azından on sekiz falan bir girmem lazımmış mutfağa :) Hatta bir tane yiğenim var bu sene okula başlıcak çocuğun eline kaşık vermişliğimiz yoktur. Kim görse çocuğu alır yanına ha bire sağdan soldan ağzına bir şeyler tıkılır :) O da inadına bir gıdımcık. Ama çokta akıllıdır maşallah. Tatlışım benim....

Aman canııım geç olsun güç olmasın. Artık yapçak bir şey yok :D Bu saatten sonra blog blog dolaşıp kabak dolması nasıl yapılır falan ayıp oluyor biraz ama olsun . Zararın neresinden dönsek kardır dimi :)

Ben şöyle eline aldımı malzemeyi anadilini konuşur gibi çat pat küt yemeği yapanlara bayılıyorum. Acaba bende bir gün öyle pratik olabilecek miyim ? Benim yengem,dayımın eşi öyledir. Yemekleri çokta kusursuz olur doğrusu. Annemde güzel yapar tabide o kadar çok çeşit bilmez :)

Kabakların yarısına kadar su koyduk kalan yarısı nasıl pişicek acabaa... Güzel olur inşallah. Valla tarifi aynen uyguladım fazladan sadece soğan koydum. Soğansız yemek yemek değildir gibi bir şey saçmalasam ayıpmı olur. Off kokular gelmeye başladı ımm koku güzelde ertesi güne geçicez nerdeyse. Bitsede jüri uyumuş olcak yahu :) derkeenn...

Bitti tuzsuuz olmuş :( Iıı ııhh olmamış sankim. öff jüride açlıktan telef olmuş :) Vah vaah beni beklemişler onlarda saat ona kadar. En sonunda yemişler bir şeyler. Tadına bile bakmadılar. Jüri beni protesto etti. Neyse yarın bakarlar artık :)

Kendim yaptım diye söylemiyorum hiç bu kadar kötü kabak dolması yememiştim. Jüriye götürdüm ama eve gizlice sızıp tabağı yürütsem iyi olurdu. Görüntü kabak dolmasına benziyor ama tadı ıı ııhh. Kabak tel tel ayrılıyor.