13 Ağustos 2010 Cuma

Son Kullanma Tarihi

Bu bir eleştiri yazısı olacak. Dün Özhan mağazasından alldığım Eker profitörölüm resmen küflü çıktı yuhhh dedim. Bunlar yanyana iki paket şeklinde ve üstü karton ambalajla kaplı olduğundan içindekinin akıbetini bilemediğimiz ürünlerden. Hiç aklıma gelmedi alır almaz ambalajı açıp bakayım üzerine. Aldım torbaya attım eve geldim. Ta taaaa.... aa bu ne, küf mü bu, aaa aaaa mantar oluşmuş resmen şeklindeki bir monologla bakakaldım yiyemediğim profitöröllerime.... İçimde ukde kaldı. Neyse o mühim değil. Ben burda iki noktaya değinmek istiyorum asıl.

1- Son kullanma tarihi neden ürünün en abuk yerinde kargacık burgacık okunması zor bir şekilde yazılır. Ben onu aramaktan sıkıldığım için bulduğumda okumakta zorlandığım için bir türlü alışkanlık haline getiremedim.

2- Şok,Bim,Gima, Özhan vs. gibi büyük marketler artık tasarruf amaçlı mıdır nedir buzdolaplarını ya düşük seviyede çalıştırıyorlar yada hiç çalıştırmıyorlar. Tabi böyle olunca aldığın ürün son kullanma tarihini geçmemiş olmasına rağmen ekşi veya bozuk olabiliyor. Bakınız benim aldığım profitöröl SKT 16.08.2010 öyle bir yerde yazıyorki siyahın üzerine siyahla yazılmı. Işığa falan tutarak okuyabildim . Bimden aldığım tavuklardan çok zehirlenmişliğim vardır. Akuğuru ülker firmasına şikayet etmişliğim vardır. Ürünleriniz bozuk falanca firmada muhafaza koşullarından dolayı ürünleriniz kokuşmuş diye. Ertesi gün beni aradılar tam adres verdim. Bir gün sonra firmaya gittim bütün ürünler toplatılmış ve harıl harıl bir çalışma var! Önemsenmek güzel bir şey hem bunu hissettim hem de sessiz kalmazsam bir şeyleri değiştirebileceğimi. Bu bana bir ders oldu.


Valla benim bir hayat felsefem vardır. Siz kendinize dikkat etmezseniz kimse size dikkat etmez. Kimse ananız babanız değil. Geçen gazeteyede yorum olarak yazdım bunu. Karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmazsanız şoför sizi öldürse bile suçsuz sayılıyor. Ananem Allah Rahmet Eylesin alt geçidin üstünden geçerken bir arabanın altında kaldı. İki gün aradık üçüncü gün morgta bulduk. Adam akşamdan sabaha hapiste kaldı sabah yoluna devam etti. Nineciğim öldüğüyle kaldı. Ve o alt geçitten gündüz geçmeye korkarsınız. Çok sapa ve tenha bir yerde evsiz balici tipli insanların yatakhanesi şeklinde kullanılan bir yer. Aynı alt geçitte teyzemin çantasına kapkaç yaptılar. Allah tan çantanın kolu kopmak üzereydi zaten koptuda ben yuvarlanmadım demişti. Sen olsan geçer misin böyle bir alt geçitten. Gerçi her halükarda ölüyorsun. Artık hangi şekilde ölmek istersin sen seç. Ya üstten geç araba ezsin, ya alttan geç biri seni gasp etsin. Ve nineciğimin vefat ettiği o yerde ninemden sonra çok kişi canından oldu. Ne kadar aptalca değil mi? Orda bir problem var ve çözülebilir ama biz sağa sola şekil yapmaktan problemleri çözemiyoruz. Aynı şey Barış Akarsu nun hayatını kaybettiği kavşak içinde geçerli, onca yaygaraya rağmen orası bile hala can aldığına göre.... Yaygara yapmak iyidir bazen. Hatta böyle mevzularda yaygara yapın. Bu gün size bir şey olmaz ama yarın sevdiğiniz biri orada olabilir. Görmezden geldiğimiz şeyler bir gün gözümüzü oyuyor.


Neyse daha devam edicem ama şimdi çalışmam lazım efenim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder