17 Ağustos 2010 Salı

17 Ağustos

Ne büyük bir felaketti. O gece tesadüf gece kalkmıştım aynaya bakmıştım. Aynaya gece bakılmaz derlerdi hep. Yatağıma dönüp yattım ve ev sallanmaya başladı. Çarpıldım herhalde dedim. Duvarların garip şekle geldiğini gözümle gördüm. Sanki içindeki tuğla ve demirlerin sesini bile duydum. Ne kadar uzun sürdü bitsin bitsin diyordum. 45 saniye sürmüş.

Ama insan acayip şeyler düşünebiliyor o kadar sürede. Biz düşünürken millet canının derdine düşmüş meğerse. Deprem durunca anne diye salona koştum, herkez salonda toplaştı. Herkez panik sokaklarda uğultu. İnsanlar geceliklerle çocuğunu kapan sokakta.

O zamanda muhabbet kuşlarım vardı, bende onları aldım, birde kaplumbağam.... Nereye gidersem onlarıda taşıyorsum yanımda. Tv yi ne zaman açtık hatırlamıyorum. Zaten sonrasında günlerce mi bir ay boyunca mı depremden başka bir şey yoktu tv de. Göçük altında kalanlar ölenler günler sonra kurtulanlar. Sonrasında yaşanan sefalet. Millet çoluk çocuk eve girmeye korkuyordu. AKUT meşhur oldu. Herkez battaniyesini çayını çoluğunu çocuğunu alıp parkta yatıyordu. Biz çok kahramanız evden çıkmadık. Çok ardçı oldu.... Hoş ardçı olmasa bile biz uzun süre sallandık kendi kendimize. En ufak şeyde gözümüzü lambaya dikiyorduk.... Lamba sallanıyorsa deprem oluyor demektir. Ben deprem çantamı hazırlamıştım. İpim ,su mataram, avcı yeleğim, fenerim, çakmağım, çakım...Tam teşkilatlı cevat kelle.... Evdekiler benle dalga geçiyordu. Biraz ufaktım sanırım :) 11 sene olmuş yahu.

Haberlerde sadece bir görüntü çok içime dokunmuştu adamı çıkartacaklar göçük altından ama eli sıkışmış bir türlü çıkmıyor. Akutçular adamın elini kesmişti çok dehşete düşürmüştü o görüntü beni. DÜşünsenize hiçbir tıbbi olanak yok. Demir testeresiyle kesmişlerdi. Günlerce gözümün önünden gitmedi. Hala bile unutamadığıma göre siz düşünün artık. Birde baba oğul vardı babası günler sonra çıkınca göçük altından çak yapmışlardı. Öyle yani bizim buralarda yıkık dökük olmadı ama o taraftakilere çok üzüldük. Arabam olsaydı giderdim diyordum hep. Gitsem ne yapıcam kalabalık anca.

Ne hikayeler anlatıldı sonrasında :P Yok melekler inmiş Bursa'yı koru denize doğru denize doğru demiş. Hava aydınlanmış Yıldızlar birleşmiş. O aralar bende hep böyle şeyleri kaçırırım diye çok hayıflanmıştım. Daha neler neler.... Gökyüzü o gün kırmızıymış deniz suyu sıcakmış.....

Bazılarıda iyice saçmalardı. Yok bir ev diğerinin üzerine yıkılmış adam çırılçıplak kadının üzerine uçmuş kocası görünce aaa bunun sonu böyleymiş böyle gömün bunu demiş..... Töbe Yarabbi koca koca kadınların uydurdukları şeye bak hele. Böyle abuk sabuk daha ne hikayeler anlatılırdı.

Geçti gitti biz ucuz mu atlattık sıramız mı gelmemişti bilemiyoruz. Biz burdayız çoğu kişi o günde kaldı. Ölenlere bir kez daha Allah Rahmet eylesin diyorum, Sakat kalanlara da Allah yardım etsin. Yüce Rabbim hepimizi korusun... :((

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder