11 Kasım 2011 Cuma

Acı Tatlı Bir Bayram....

Bayramda yine her gün mezarlıktaydık. Mezarlık şehrin baya bir dışında olduğundan gidip gelmek çok yordu bizi. .Ablamla telef olduk yollarda. Tıklım tıklım otobüs. Mezarlık insan dolu tek biz değiliz. Biz anneme dua okurken arkada bir teyze feryat figan ağlıyor. Oğlum sen toprakta yatıyon ben burdayım. Seni bu hale koyanlar yaşamasın. Bizde amin dedik... Bayramda ve cuma günleri ölüler görebilirlermiş mezarı başına gelenleri. Teyzemi getirmiştik. Annemin ablası oluyor bir hayli yaşlı. O demişki içinden görüyo mu görmüyo mu bilmiyorum. Mezar başında dua okumak fayda veriyo mu acaba diye geçirmiş içinden. O gece rüyasında annem ona yasin kitabını uzatmış :) Belki psikolojiktir etkisi altında kalmıştır ama bir şeylere inanmak lazım yoksa çok daha zor olur dayanmak.... Bu seferde ben öyle bir inançsızlığa düştüm sanki ordayım ama olayın benle bir alakası yok. Duruyorum ama mezarın başında sanki hiç annem değil yani.... Beyin garip bir şey kabullenmiyor.

Bayramın son günü arkadaşlarla buluştuk. Çok güzeldi hep olduğu gibi. Önce Van depreminde vefat eden arkadaşımızın ailesini ziyaret ettik. Daha acıları çok taze. Kadın ağlaya ağlaya yaşamayan bilmez diyor. Haklı bende annemde aynısını düşünmüştüm. Eve başsağlığına gelenler o an üzgünler ama evden çıkınca hayatlarına geri dönecekler. Ateş düştüğü yeri yakıyor. O kadar iyi anlıyorum ki. Sonra arkadaşlar benimde annemi kaybettiğimi söylediler. Kadın bana baka baka ağlamaya başladı. Eeee bende başladım tabiki. Eee arkadaşlarda başladı. Biraz oturup kalktık. Hangisi daha zor evlat mı anne mi muhabbeti beni çok geriyo. Herkez evlat daha zor diyor. Yani anne önemsiz mi... Neysee... Bana göre en son kimi kaybettiysen sevdiklerinden en çok ona üzülüyorsun. 2003 te en büyük acım ananemdi... Şimdi annem. Hiç birinin yerine hiç bir şey konmuyor ki.

Sonra bir cafede oturup Umut u sevdik. Maşallah barekallah çok çok çok çoook tatlı bir bebiş....Hep gülermi bir inan yaa... İnsanın içine böyle iyi bir şeylerde var hissiyatı yayıyor. Hani melek derler ya harbiden öyle. Ablamın dediği gibi ömür anca çocukla geçer. Yoksa hergün aynı. Öyle, o meraklı bakışlara ömür verilir valla. Sonra da Umut tan dört ay küçük Arda yı sevmeye diğer arkadaşımı ziyarete gittik . 2 aylıkken görmüştüm pek bir minikti. Ellerimden kayıp gidivercek diye korkarak tutmuştum ilkinde. Maşallah adam olmuş oda. Şimdi dört aylık. Hala minik ama en azından daha bir ele avuca gelmiş. Kirpikleri bile sarı olurmu bir insanın. Ayyy ayyy ayyyy.... İyiki doğurmuşlar valla... İki melek sevdim sayelerinde. Bunlar hep lise arkadaşlarım. Tabi biz biraraya gelince her zamanki gibi vara yoğa güldük. Nasıl iyi geldi anlatamam. Akşam eve dönerkende ufak bir kaza atlattık :( Kortktuk tabi.... Hasarlı kaza canımız sıkıldı tabi....

Ve iş başı... Patron hafta boyunca gelmeyecekti. Bende ofiste tek olcaktım ooo kafamı dinlicektim :)) Patron erkenden dönüverince hayallerim yarım kaldı işe boğuldum resmen.

Neyse çalışayım ben belki cumartesi tatilimi kurtarabilirim patronun elinden :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder