14 Aralık 2010 Salı

Geldim gidiyorum.....

Yaaw az önce bir şeyler yazıyordumu ki basıldım. Hazır başım boşken dedim iki satır karalıyım. Kahve suyumu aldım, hop elim yandı, elim yanınca sıçradım tabi, sıçrayınca bütün bardak, taze kaynamış su elime döküldü iyice yandı. Aklımdan kötü bişi mi geçirdim acaba, o an anında cezam kesildi bilemiyorum :)) Neyseki ucuz atlattık ketıllar sağolsun suyu 100 derece yapamıyorlar :) eskiden bölemiydi. Harıl harıl yanan sobanın üstünde ki çaydanlığın buharı deri bırakmazdı valla :))

İşten güçten pek çene çalmaya vakit kalmıyor. Akşamları evde çalışmaya devam ediyorum. Yıl sonu diye maşallah arayan arayana. Keşke daha çok işi aynı anda yapabilsem. Hiç arıza çıkmadan sorunsuz hallolsa. Birde üstüne bilgisayarıma virüs bulaştı iki gün bilgisayarla uğraştım ne inatçı meretmiş. Valla bildiğim ne varsa denedim. Bi zahmet açıldı ama iki günümü yedi ve çok önemli işlerim öylece kaldı. Müşterilere verilmiş sözler tutulmadı. Çok fecii bir durum. O stresi anlatmaya bir kelime bulamıyorum. İki gün Burn içip sabaha kadar bilgisayarla uğraştım. İlk gün patrona demedim tabi virüs bulaştı diye hallederim sandım. Namussuz virüsle başedemedim. Artık ikinci gün sanki işleri savsaklıyormuşum pozisyonuna düşmeye başladım. Patronun başından duman çıkıyordu zira. Dedim böyle böyle virüs var. Benim kaçarım yok :)))) Yiyecem zılgıtı. İşler hala bitmedi. Biri bitseydi bari onada razıydım ama hepsi aynen duruyor. Panik yoook halletçez.... Bu gecede burdayız :)) Aman sabahlar olmasın :))))

Bunca işin gücün arasında birde hala yemek öğrenmeye çalışıyorum :))

Geçen patlıcan dolması yaptım. Paşa beğendi deee sunumum güzel değilmişşş.... Ooolm ne nankör bu insan oğlu denen yaratık yaaa. Naparsan yap bir eksik buluyor. Bana diyorki ne kadar da çok şey biliyorum değil mi. Dellenmemek elde değil. Ha bu tencereyi kafasına geçiresim gelmedi değil yani.

Geçen gün dedim sen ne unuttun bakalım. Düşündü düşündü .... doğum gününü dedi döndü gitti. Güler misin ağlar mısın. Akşamına da dedim bir yemek ısmarlıyayım bari sana, ben böyle bi salağım işte :)) , baktım pek niyeti yok ses etmedim. Ooo akşam partiye gitti beyimiz. Yaww ne biliim aynı noktada değiliz sanırım. Ben kendi çapımda takılıyo gibi hissediyorum kendimi :)) Anlam veremeyip soruyorum arada böyle mi diye öyle olmadığını sölüyor ama.... Bilemiyorum.... Çok soru işaretleri bırakıyor bende. Amaan yaa neyysee ne....

Hani filmlerde olur ya hatta artık komedi filmlerinde sık rastlanan sahne, ilişkimiz nereye gidiyor :P Komik ve saçmada buluyorum ama insan içinde bulunduğu duruma ad takmak istiyor birde yıllar mevzu bahisse. Aman neyseee... Ben o konuya girince çıkamıyorum.

Hayat hep aynı aslında dimi. İnsan farklı ama roller çok tanıdık dimi.

Derkeeen telefon çaldı.... Hoppala paşa... Sen iyisin kalbin iyi ben sana kötü davrandım falan diyor, eywah dedim ayrılcak herhalde... ben seni aldattım dedi. Bunu zaten biliyodum da ilk defa itiraf geldi şoktayım. Benim radarlarım var. Hissediyorum nokta atışı. Araştırıyorsam namerdim alakasız bir yerde alakasız bir insan şurda gördük burdaydı deyi veriyor sormuyorum kimleydi hikayenin geri kalanını bir başkası anlatıveriyor şöyle biri vardı . Bir kere toyken gene duydum sağda solda biliyorum yani, dedim beni aldattın mı, waaauuuwwww yyer yerinden oynadıydı. Haddimi bilmediğimden başladı nerde bitirdi hatırlamıyorum bile. O günden sonrakiler hiç koymadı bana. Kırılcak herşey o gün kırılmıştı. Ben yalan söylemem diyen birinin yalanını yakalayınca seni kırmamak içindi dediğinde eğer benim gibi inanmışsanız onun yalan söylemeyeceğine çok yakıcı oluyor. Sonrakiler o kadar dramatik gelmiyor. Ayyy çok konuştum genee....

Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.... Bu kadar dedikodudan sonra iyi bağladım konuyu :)))) Neyse şuan işlerimi düşünmek durumundayım. Daha da dedikodu yapasımda var ama neyse ben kaçtım....

2 yorum: